Akil adamlar konusunu ilk olarak Kemal Kılıçdaroğlu gündeme getirmişti hatırladığım kadarıyla. Aslında mantıklı da gelmişti bu konu başlangıçta. Çünkü halkın bildiği-tanıdığı, güven duyduğu, yaptıkları ve çalışmaları ülke sınırlarını aşmış, yaşamı boyunca barıştan yana olmuş insanlardan oluşacaktı akil adamlar.
İlk bakışta ‘kim olabilir akil adamlar’ diye düşündüğümde, aklıma Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal, Kürt şair Kemal Burkay, hatta belki Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi isimler gelmişti…
Bu insanlar, gerek kültür sanat, gerekse de yaşam tarzı olarak, toplumun birçok kesiminden olumlu tepkiler alacak, sözleri dinlenecek insanlardı. Üstelik ülkenin siyasi tarihini, kültürel yapısını ve toplumsal uzlaşmazlıklarını bilen insanlardı…
Heyhat böyle olmadı. Balerininden tutun da arabeskin kralına kadar, eğitimi, bilgisi, birikimi bilinmeyen insanlar, bir anda akil oluverdi başımıza.
Ülkenin yıllardır devam eden kanayan bir yarasını çözüme bu kadar yaklaşılmışken, hala kalkıp “Aman AKP’ye yakın kişiler akil olsun” anlayışını samimi bulmak mümkün mü?
Aslına bakarsanız, sürece tepkinin bu kadar yüksek olmasının altında yatan sebeplerden biri de işin içinde AKP’nin ve onun başkanlık sistemine giden hevesinin olması galiba. Yoksa kim barıştan yana olmaz ki?
“Akillik konusunda biraz empati yapayım” dedim. Eğer bana akil adam teklifi gelse ne yapardım? Herhalde kamera şakası diye düşünürdüm. Benim yaşımdan fazla ömrünü bu işlere, araştırmalara ayırmış insanlar var bu ülkede. Ben kimim ki?
Peki, diğerleri nasıl ortaya atlayıverdiler işin enini-boyunu düşünmeden? Neden hiç “halkın karşısına çıkıp ne anlatacağız” gibi küçücük detayı sorgulamadılar? O ne özgüven o? Acaba bu durum sadece Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabilir mi? Bilemiyorum…
Bildiğim bir şey var ki, eğer bir barış süreci başlamışsa, silahlar susmuşsa, bir daha geriye dönüp bakmamak, silahları aklımıza bile getirmemek gerekiyor. Silahla yapılan her türlü mücadele, hak arayışı, daha başından meşruiyetini kaybeder.
Ben inanıyorum ki, bu konuların konuşularak çözümlenmesi yolu denenseydi, barış ve kardeşlik çok daha kısa sürede gerçekleşirdi.
Bütün dünya neden Gandhi’ye saygı duyuyor dersiniz?
Geleneksel İzmir Vali Atama Şenlikleri
Her valinin gidişi sırasında gitmemesi yönünde, daha sonra da yeni gelen valinin meziyetleri konusunda methiye yazar İzmir basınının köşe yazarları. Bu kural hiç değişmez.
Bu yazıları okuyan İzmir halkı da sanır ki, vali atamaları köşe yazarları arasında yapılan bir ankete göre yapılıyor!
Bu konuda söylenebilecek tek şey şudur: İzmir’de AKP, mevcut valiyi yeterince AKP’li bulmamıştır. O nedenle uzun zamandır değiştirilmesi için çaba harcamaktadır.
Örneğin ben sayın vali ile karşılaşsaydım, son dört yıldan beri Konak Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinin neredeyse her ay dünya turuna çıkmalarına, en son bu ay içinde de onlarca meclis üyesinin Kıbrıs’ı fethe gitmesine Valilik olarak hangi kamusal çıkar gerekçesiyle ‘olur’ verdiğini, ayrıca, Büyükşehir Meclisi olarak, geçen dönem onamaktan dolayı yargılandığımız planlara, elinde yetki olmasına rağmen zamanında neden dava açmadığını, sormak isterdim…
