Dolambaçlı barış ve baldıran zehri

GÜNDEM 24.04.2013 12:24:30 0
Dolambaçlı barış ve baldıran zehri

Birçok konuda olduğu gibi, barış konusunda da kimse net konuşamıyor. “Baldıran zehri içerim” deyimi neyin mecaz anlamda ifadesidir? Baldıran zehri içmenin açılımında neler var, ucu nereye kadar gidiyor?

Bu barış süreci denen duruma dışarıdan bakan sanır ki, bir yanlış anlama sonucu iki dost birbirine düşman olmuş, yıllarca vurmuş kırmış, asmış, kesmiş, derken bir barışsever, insan sever, “yaratandan dolayı yaratılanı seven bir hümanist” bu iş çözüme kavuşturmak, tarafları biraraya getirmek için bir büyüklük göstermiş, adeta göğsünü siper etmiş…

Hani Güneydoğu’da aşiretleri barıştırmak için devlet büyükleri aracı olur, bir şölen düzenlenir, yemekler yenir ya. İşte böyle bir şey sanır uzaktan bakan…

Arkadaşlar, insanlar bir yanlış anlamadan dolayı dağlara çıkmadı, yanlış anlamadan dolayı 50 bin insan ölmedi.

Dağa çıkanların talepleri vardı, onları dağdan indirmek isteyenlerin de, o talepleri yerine getirmek gibi en ufak bir niyetleri yoktu. O yüzden bu kadar insan öldü.

O nedenle, güzellik yarışmalarındaki kızlara ezberletilen “Dünyada barış olsun, insanlar birbirini öldürmesin istiyorum.” tarzı bir barış talebini bir yana bırakıp, gerçeğin ne olduğu noktasına gelmek lazımdır.

Diyarbakır’da Nevruz kutlamaları yapılıyor, herkes “orada neden Türk Bayrağı yoktu?” konusunu tartışmaya başlıyor. Başbakan bile, sorulunca, “Evet, orada Türk Bayrağı da olmalıydı.” diyor.

Dünyada bundan daha komik bir tartışma görmedim.

Ne bekliyordunuz yani? “Öcalan posterlerinin, PKK bayraklarının yanında Türk Bayrağı dalgalanacak” diye mi umuyordunuz? Dalgalansa daha büyük bir komedi olmaz mıydı?

Aslında hükümet ne istenildiğini biliyor. Son tahlilde bunları yerine getirmek zorunda olduğunun da gayet açık ve net olarak farkında. Sadece birden bire dile getirme cesareti bulamıyor.

Yavaş, yavaş, alıştıra alıştıra…

O yüzden “Baldıran zehri içmekten” söz ediliyor. O yüzden akla hayale gelmeyecek toplum mühendisliği teknikleri uygulanıyor.

Ve o nedenledir ki, belli kesimler Silivri’de tutuluyor. Aksi halde neden onları içeride tutmak için bu kadar baskıya-tepkiye göğüs gersin?

Ruh sağlığı ile ilgili bir sıkıntısı olmayan her insan, barışı ve özgürlüğü ister.

Şimdi mesele şudur: Barış için nelerden vazgeçebilirim?

Bireysel veya toplumsal olarak, ne kadar ‘çok verebileceğimizle’ doğru orantılıdır barışın gelişi.

Yani, “hiçbir şey vermeden barış olacak.” diye bir hayal kurmasın kimse…

Vermeden barış hayal…


Aramızdan Ayrılanlar 03.04.2024


ARAMIZDAN AYRILANLAR

Aramızdan Ayrılanlar 20.03.2024


ARAMIZDAN AYRILANLAR

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor