Kaçacaksın buralardan…

GÜNDEM 31.07.2012 11:56:04 0
Kaçacaksın buralardan…

Çoğunuz gibi ben de sıcakları sevmiyorum, ne yazın, ne kışın, ne de başka mevsimde. Aşırı soğukları sevmesem de, insanı diri tutan soğuğu tercih ediyorum.

Güneşin en güzel doğduğu, en güzel battığı bir kentte yaşıyorsanız ve güneş, bütün cömertliğini, bütün yakıcılığını, bütün kızgınlığını ve belki de öfkesini üzerinize doğru yansıtıyorsa kaçmaktan başka çare kalmıyor ne yazık ki!

Mesela Karadeniz’e doğru uzanacaksın, yaylalara çıkacaksın.

Gittiğin yerde telefon çekmeyecek,

İnternet olmayacak,

Ve bilgisayar bulunmayacak.

Televizyon ve radyodan da uzak duracaksın,

Gazeteyi eline alıp okuyacağın bir ortam olamayacak.

Her şeyden habersiz kalacaksın…

Gündemi sarsan olaylardan bihaber olacaksın…

Varsın kim sarsıyorsa sarssın, varsın didişenler didişsin, bu sıcakta tahammül edilmeyecek siyasi atışmalar yapılsın.

Uzungöl’ün serinliğini özledim mesela, Ayder yaylasının tadını…

Gündüzü serin, gecesi soğuk olan Uzungölde, gölün kenarında çay yudumlamanın tadının başka nerede olacağını bilmiyorum.

Bulutların ayağınızın altına serildiği, başınızın göğe değdiği ve temiz havasıyla ciğerlerinizin bayram ettiği yaylalara çıkacak, bozulmamış süt, katıksız yoğurt, kötülüğün bulaşmadığı yiyeceklerden atıştıracaksın…

Sık aralıklarla yağan yağmurda ıslanacaksın, puslu havanın kasvetine kapılmadan hazzını çıkarmaya çalışacaksın.

Alabildiğine yeşilliklerin arasında dalıp gideceksin…

Ne cebindeki parayı düşüneceksin, ne memleketinin sorunlarını dert edeceksin, ne de başka başka kısır çekişmeleri…

Hepsi kendi ekseninde kalsın ve asla kafa dinlediğin yere gelmesin, bırakın bütün çirkinlikleri, güzelliklerin keyfine varın.

Sonra bineceksin aracına, açacaksın müziği ve kaptıracaksın kendini…

Karadeniz boyunca uzanacaksın, bir birinden gizemli yerlere…

Yüreğinin götürdüğü yere gideceksin, bütçenin götüremediği yerlere inat.

Belki Bolu’ya uzanırsın…

Abant’ta kaybolursun…

Yemyeşil çamların arasında, her çeşit çam kokularıyla temiz havanın, serinliğin, asudeliğin, gizemin farkına varacaksın…

Bu sıcakta Akdeniz çekilmez…

Burası da çok sıcak, Akdeniz’de…

Denizin güzelliği, suyun serinliği sıcağın çekilmezliğini yenemiyor.

Doğuya da gitmeyeceksin…

Tarihin derinliklerine yapılacak yolculuk, binlerce yıllık gizem, devasa eserler, farklı farklı kültürler de sizi serinletmeye yetmeyecektir.

Tek çare yaylalardır…

Tırmanacaksın biraz…

Sıcakta değil, serin yerlerde tırmanmanın yorgunluğuna aldırmadan, az sonra göreceklerinle avunacaksın.

Ve zirveye kavuştuğunda, bütün yorgunluğuna değdiğini düşüneceksin…

Bana kızıp, “bu ekonomik krizde, anlattığın tatili yapamayız” demeyin…

Daha yakınlara gidin ama illa da serin olan yerlere…

Çelikhan yaylalarına çıkın, Sürgü’nün buz gibi havası eşliğinde ızgarada pişen Alabalıkla karnınızı doyurun…

Gitmek istersen yer çok, mekândan yana sorun yok.

Yeter ki kaçmayı göze alacaksın…

Sıcaktan bunalacağına, serin yerlere doğru akıp gideceksin.

Ama yanına hiçbir şey almayacaksın…

Ne derdini, ne tasanı, ne kaygılarını, ne korkularını, ne de aşklarını…

Hasımlarını da, hısımlarını da bir yana bırakacaksın…

Sevdiklerini de, bir türlü sevemediklerini de bırakıp kaçacaksın…

Herkesle ve her şeyle iletişimi koparacaksın…

Ne kimse seni soracak, ne sen kimseyi sormayı düşüneceksin.

Gittiğin yerde seni kimse tanımayacak ama yeni dostluklar kuracaksın.

Dalından koparılan meyveleri atıştırırken, yeni kültürler öğrenecek, yeni insanlar tanıyacak, değişik hayatlara tanıklık edeceksin.

Geçip giderken öğrendiklerine şaşıracaksın…

Hayatı çekilir kılan serinlik olduktan sonra, hayatı çekilmez kılan dertler size yük olmayacak.

Belki sizden dertlileri görecek, derdinizin önemsizliğine yanacaksınız…

Belki sizden daha çok seveni bulacak, aşkınızı yeniden gözden geçireceksiniz.

Dedim ya, serin yerlerde, sıcak hayatları irdelemek güzeldir…

Yeter ki sıcaktan kaçın, dertlerden kaçın, sorunlardan kaçın ve her şeyi ardınızda bırakarak, bir süreliğine de olsa farklılık yapın…

Ben kaçamıyorum, bari siz kaçın, olmaz mı?

Twitimden seçmeler

Hangi dilde konuştuğunuz önemli değil. Önemli olan ne konuştuğunuzdur. Ağzınızdan çıkan sözler, yüreklere hitap ediyorsa dilin önemi olmaz.


Aramızdan Ayrılanlar 03.04.2024


ARAMIZDAN AYRILANLAR

Aramızdan Ayrılanlar 20.03.2024


ARAMIZDAN AYRILANLAR

Aramızdan Ayrılanlar 17.02.2024


ARAMIZDAN AYRILANLAR

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor