Genç adam, sevdiği kızı istemek için, arkadaşını da alıp, kızın evine doğru yola koyulur. Yolda arkadaşını sıkı sıkı tembih eder. Kızın annesi babası bana soru sorduğunda, benim verdiğim yanıtlara, sen daha abartılı yanıtlar ver ki, beni mütevazi bir insan olarak tanısınlar der. Arkadaşı rolünü öğrenmiş olarak, iki kafadar, kızın evine varırlar. Hoş beş, hal hatır sorulduktan sonra, usulüne uygun bir şekilde kızı isterler. Baba söz kesmeden önce damat adayına sorular sormaya başlar.
-Evladım ne iş yapıyorsun?
-Efendim küçük bir bakkal dükkânım var. Geçinip gidiyoruz. Arkadaşı hemen araya girer;
-Aman efendim, siz bakmayın onun mütevazi davrandığına, kocaman bir süper marketi var.
-Evladım, araban var mı?
-Eh, ayağımızı yerden kesecek kadar... Arkadaşı, yine söze girip;
-Aman efendim, siz onun öyle dediğine bakmayın. Adamın son model Mercedes´i var. Kızın babası, tam da damat adayının mütevazi davranışından memnun olup, kızı vermeyi düşünürken, damat adayı öksürür.
-Evladım üşütmüşsün galiba.
-Evet efendim. Biraz Üşüttüm galiba. Arkadaşı yine hemen devreye girip;
- Aman efendim siz onun mütevazılığına bakmayın. Ne üşütmesi, arkadaşım resmen veremdir der.
Bizim Reis´in etrafındaki ?cazgırlara? bakınca, kız istemeye giden cazgırlardan farkı olmadığını görüyoruz. Reis;
-Elhamdülillah Müslüman´ız diyor... Cazgırlar hemen ortaya atılıp;
-Aman efendim, ?Siz Allah´ın bütün vasıflarını taşıyorsunuz? Bir başka cazgır;
-Efendim Peygamberliğe layıksınız. (Haşa) Reis;
-Partili Cumhurbaşkanlığı dedi. Cemaat bozuntusu Şeyh, hemen araya girip;
Cumhuriyet Allah´ın izniyle yıkılıyor. İlk Padişahımız da R.T.Erdoğan´dır dedi.
-Ben bu ordunun Başkomutanıyım deyince... İstanbul Milletvekili bir yalaka, ?Gazilik? ünvanı verelim diye, Meclise Kanun teklifi verdi. Allahtan ?Reis? kabul etmedi. Reis, sağa sola meydan okumaya başlayınca, etrafındaki cazgırlar ?Dünya Lideri? dediler. Ama her ne hikmetse, liderimiz hiçbir ülkeye söz geçiremiyor. Ters tepiyor galiba... Hele Şeker Fabrikalarının satışının gündeme gelişi akıllara ziyan. Halkın duyarsızlığı ayrı bir sorun. Örnekler çok. Yanlışlar çok. Kraldan çok kralcılar çok. İktidar cephesinde durum bu.
-Millet cephesine gelince; Tam bir Nasrettin Hoca fıkrası yaşanıyor. Hani Hoca oduna gider de çam odununu eşeğe yükler. Yolda odunun kalitesini denemek için, çakmağı çakar. Odun çıra özelliğine sahip olduğundan aniden tutuşur. Söndürmek için mücadele etse de iş kontrolden çıkar. Bunun üzerine Hoca eşeğe bağırır. İş işten geçti . Aklın varsa göle kaç!
Partili Cumhurbaşkanlığı referandumunda, sözde ?Evet ? çıkması sonucu milletin önünde iki seçenek kaldı. Ya Partili Cumhurbaşkanlığını destekleyen adamı seçip, Padişahlığa geçecek. Yada Parlamanter Demokrasiyi savunan adayı seçip, demokrasiye yeniden dönüşün yolunu açacak. Kısacası ya yanacak, Yada ?Aklı varsa göle kaçacak? Tercih Milletin!..
