BEN AZINI SÖYLESEM DE...

Zeki olsun.
Farklı olsun.
Üstün yetenekli olsun.
Çocuğu için özlemidir, her anne-babanın...
Medya yakalamış bir tane.
Kanal, kanal gezdiriyorlar.
Kimse demiyor ki...
Bu çocuk hangi ortamda eğitilecek?...
Yeterli öğretmenlerin...
Yeterli ders araç gereçlerinin...
Yeterli yöneticilerin bulunduğu okullar oluşmuş mudur?
Atakan Kayalar...
Gurur duydum Atakan isimli çocuğumuz ile.
5 ayda 250 kitap okumuş...
Ortalama, günde 1,6 kitap ediyor.
Okuduğu kitapların sayfa sayılarını bilmem ama...
Okuduğu kitapları sadece dillendirmiş mi?...
Kitapların, ana düşüncelerini özümsemiş mi?...
Gibi, içeriklere girmiyorum...
Ben de kutluyorum o güzel çocuğumuzu.
İşte burada, Devletin müdahalesi gerekir.
Milli Eğitim Bakanlığı, derhal bu konuya eğilmelidir.
Medya canavarlarına karşı, korumaya almalıdır.
İvedilikle, eğitim bilimcilere emanet etmelidir.
Atakan ve Atakan gibi çocuklarımızı, Türkiye´mize kazandırmalıdır.
Unutulmasın ki...
Zekâ ve yetenek başka şeydir.
Akıl ve Ruh sağlığı başka şeydir.
Yapılmış araştırmalar var.
Akıl hastanelerinde tedavi görenlerin çoğunluğu, geri zekâlı değildirler...
Genelde, çocukluğunu ve gençliğini yaşayamamış...
Varlığını paylaşmamış...
Gerektiğinde hakkını arayamamış...
Sosyaliteden uzak kalmış...
Gibi...
Problemlerin birikimi, baraj oluşturmuş ise...
Kişinin ruh sağlığı bozulmuş.
Son durağı, akıl hastanesi olmuştur.
Annelere ve babalaradır sözüm.
Çocuğunuzun gelişimi için, olanaklardan yararlanma çabası harcamak görevinizdir.
Çocuğunuzun başarıları ile sevinmeniz de en doğal hakkınızdır.
Çocuğunuzun, doya doya çocukluğunu yaşamasına fırsat veriniz.
Ama, çocuğunuzu medyatizm hastalığından uzak tutunuz.
Kendi ellerinizle, kendi çocuğunuza kötülük yapmayınız!...
Yazık olmasın Atakan´lara...
Konu çok uzun ve çok önemlidir.
Ben azını söylesem de...
Siz okurlar, daha çok nedenini anlarsınız!...
Çocuklar, bizim, hepimizin çocuklarıdır.
Atakan gibi, yetenekli çocukların çoğunlukta olması, dileğimdir.