?Söz gümüş ise, Sükût altundur?
Diye, bir ata sözümüz vardır bizim.
?Edepsizdir, alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir, zelildir, çukurdur, yalancıdır,? gibi sözcükler yakışmıyor benim ülkemi yönetenlerin ağızlarına...
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başındaki adamların ağızlarına yakışmıyor bu tür argo sözcükler. Hele bu sözcükler, hakaret içeriyorsa, hiç yakışmaz beni temsil eden adamların ağızlarına. Benim ülkemin yöneticileri, öz be öz Türkçe konuşmalıdırlar.
?Devletin resmi dili Türkçedir? diyen Anayasanın ve yasaların emrettiği doğrultuda, bu kurala uymak zorundadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde, görev yapan her öğretmen, branşı ne olursa olsun; birinci derecede TÜRKÇE ÖĞRETMENİDİR . Bu kural değildir. Yasal zorunlulukrur. Atatürk döneminin eğitim sistemi böyle kurulmuştur.
İki oy fazla almak için Türkçemizi bile bozanlar, iyilik etmiyorlar ülkemize.
Demokrasiye olan saygıları, kuşkuya düşürüyor beni...
İktidarı ile, muhalefeti ile, dünyaya karşı sınavdır seçim gibi etkinlikler.
Referandumdur veya seçimdir.
Her ülkede yapılır.
Kırmadan, dökmeden yapılan etkinliklerin sonunda o ülke kazanır.
Medeni ölçüler içinde tartışılan konular halkın bilinçlenmesini sağlar. Demokrasi gelişir. İktidar tarafında da olsa, muhalefet tarafında da olsa halk kazanır.
Tartışmasını bilen ülkelere turist gelir. Yatırım gelir...
Hiç öteye gitmeyeden küçük bir örnek sunalım. İki komşunuz var sizin. Kavga etmedikleri gün yok. Ağıza alınmayacak sözler çıkıyor nefes borularından. İçinizden gelerek hangi komşunuza gidip, bir bardak suyunu içmek istersiniz?...
Devletler arası, devletlerin halkları arasındaki ilşkiler de bundan farklı değildir elbet... Paşa da olsa; şah ta olsa; padişah ta olsa; en sonunda ünü tarihe kalır. Kimi yad ile anılır. Kimi de nefretle...
Ziya Paşa da vardır bizim tarihimizde. Enver Paşa da... Bilesiniz ki, küçümseyici, nefret içerikli argo sözcükleri sevmiyorum ... Söyleyeni yüceltmiyor benim gönlüm. Konuşmasını bilmiyorsa sorumlu kişi, öğrenmesini bilmelidir. Öğrenemiyorsa, susmasını bilmelidir. ?Bu da gelir. Bu da geçer? demiş ya ozan... Adı ne olursa olsun... İsterim ki... Sandığa atılan kağıtlar, yüze bakılacak kadar olsun. 11 Nisan 2017 - ANAMUR
