ALİ İHSAN YİNANÇ


KAMBUR ADAMIN SÖZÜ


 

 

 

Kaç yıl oldu...

Neden geldi aklıma...

Bilmiyorum.

Suruç köylerinden birine düştü yolum.

O köyde tanıdığım bir kaç kişi vardı.

Hoş beş sonrası...

Yer minderine oturup, hasır yastığa yaslanmak var ya...

Tek katlı odanın pencerelerinden esen rüzgar hoş geliyor.

Bu sıcak günde içilmez mi soğuk ayran?..

O köylerin töresinde vardır.

Köye bir misafir gelmişse; misafir odaya alınmışsa...

Ev sahibinin akrabaları, yakın komşuları, sevdiği dostları da gelirler.

Misafire hürmet, ev sahibini onurlandırmak anlamı taşır.

Hal, hatır sorarlar.

Sofra faslı bitti. Çaylar içilirken sohbet başladı.

Bir fırsatını bulup, köyde kan davası olup olmadığını sordum.

Ufak tefek kırgınlıkların dışında, o köyde düşmanlığın hiç yaşanmadığını anlattılar.

Düşmanlıkların nelere mal olduğuna, canlı tanık olduklarını anlatanlar oldu.

Düşman olmanın kolay yol olduğunu...

Komşunun eşeği girmişse bostana; çıkarsın köy meydanına; ağza alınmayacak sözleri söylersin komşuna.

Düşünmezsin kırdığın kalbi.

Al sana düşmanlık... Dedi birisi.

Düşmanlıkların çoğunun kökeni böyle başlar beyim dedi öteki.

Barışık yaşamanın zor olduğunu.

Akıl ve sabır gerektirdiğini vurguladı öbürü.

Ağızdan çıkan her sesin, söz olmadığını anlattı sakallı olanı.

O öyleydi. Bu da böyleydi derken, komşu köydeki düşmanlığı anlatmaya başladı birisi.

Çocuklar duymuşlar ki harp varmış.

Biz de oynayalım harp oyununu demişler. Kendi aralarında gruplaşmışlar.

Ellerindeki sopaları kılıç niyetine kullanmışlar.

Bir ileri, bir geri...

Elinde sopa olan mı sokmuş karşıdaki çocuğun gözüne; yoksa o çocuk mu düşmüş sopanın üzerine?...

Bilen yok. Doğru dürüst anlatan da yok. Çocukların her birisi bir şey söylemiş.

Gitti mi gül gibi çocuğun gözü...

Durur mu, haber anlamayan babası...

Doğru komşu evinin kapısına.

Ağzına geleni söylemiş.

O karışmış, öteki körüklemiş...

Büyüklerin sözünü duyan olmamış.

Öfke baldan tatlıdır derler ama, zehir saçmış köyün içine o öfke.

Bir kısmı mezarda; öbürleri mahpushanede...

Başladı mı kan davası denen illet...

O öbürünü, öteki de bulduğunu...

Mezarlar çoğaldı. Eşşeğin sıpası bile mapushane harçlığı oldu.

Mahpusluktan kaçanlar da dağda...

Dağdakilerden biri iner köye.

Çolunu çocuğunu görmek ister.

Günün birinde gizlice girer evine.

Eşi, ?Pencere ağzında durma. Su uyur, düşman uyumaz? der beyine.

Adam, ?ya hatun, onlar benim düşmanımdır. Ama, hatun yanında adam vuracak kadar şerefsiz değillerdir? der.

Keşif yapmak için yaklaşan düşmanlardan bir tanesi duyar bu sözü.

Çekilip giderler. Konuşurlar kendi aralarında.

Uygun bir zamanda haber yollayıp barışmak istediklerini iletirler.

O gündür, bu gündür çocuklarının karnı doymaya, tarlaları yeşermeye başlar...

Dinlediğim, öykülerde olurdu hep.

?Dil deyip geçmeyin? derken...

Her ağzımı açtığımda aklıma gelir, kambur adamın sözü...

12 Mart 2017-ANAMUR

 

GÜNDEM

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan “Tarım Arazilerinin Etkinleştirilmesi Projesi” kapsamında Besni’de çiftçilere yüzde 75 hibeli 360 bin adet kavun ve karpuz fidesi dağıtıldı.

BÖLGE HABERLERİ

2 otomobilin çarpıştığı feci kazada 2 ölü, 6 yaralı

2 otomobilin çarpıştığı feci kazada 2 ölü, 6 yaralı

GÜNDEM

Depremin simgesi Ebrar Sitesi’nde yerinde dönüşüm

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaklaşık bin 400 kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Sitesi’nin bulunduğu alanda yerinde dönüşüm çalışmaları başladı.

Besni 6 Şubat Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinden Yerinde Dönüşüm çalışmalarıyla ilgili açıklama.