UZM.DR. MUSTAFA TORUN


KORUYUCU HEKİMLİK Mİ? TEDAVİ HEKİMLİĞİ Mİ?


Ünlü bir beste Türkümüz var..Dursun Ali Akinet´ten alınma..Musa Eroğlu hocamız çok güzel yorumlamaktadır..

Bana Ne Yazdan Bahardan
Bana Ne Borandan Kardan
Aşağıdan Yukarıdan
Yolun Sonu Görünüyor
Bugünlerde meslek örgütümüz Türk Tabipler Birliğinin( TTB), Korona sürecinde halktan yana olan tavırları ile sağlık çalışanlarının üstün çabalarını unutmak mümkün mü?.Adeta tarihe iz bırakmışlardır.Çok değerli ve saygın TTB eski başkanlarından, 224 sayılı yasanın mimarı, Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı(eski adı ile Toplum Hekimliği) hocalarımızdan Prof.Dr. Nusret Fişek Hocamızı da burada saygı ve minnetle anmadan edemeyiz. Özellikle idamlara karşı olması ve idamlarda hekim bulunmasına karşı yaptığı mücadeleyi unutmamak gerekir. Bu konuda yargılanmış olup daha sonrada aklanmıştır. 2004 yılında da idam cezası resmen kaldırılmıştır.
Korona sürecine gelmeden önce dünyada ve ülkemizde, sağlığın özelleştirilmesinin önündeki tüm engeller kalkmıştır.Bizler ne yaptık da sağlıkta SOSYALİZASONUNU (Başka bir anlatımla toplumsallaşmasını) beceremedik.
Bilindiği gibi "Günümüzdeki Küresel Kapitalizmin" Başlangıcında Piyasa Sistemi rekabetçi niteliğini kaybettikten sonra, gericileşmeye başlamıştir. Giderek dev tekeller yolu ile sınır tanımadan dünyayı paylaşmaya, sömürüsünü yaymaya başlamıştır. Sağlık da bundan nasibini alarak birer üst yapı olan eğitim gibi,tekellerin çıkarlarına uygun olarak evrilmeye başlamıştır. Küreselleşen Anamalcı sistemde; Dev ilaç firmaları, sağlık tüccarları, Holding hastaneleri sağlığı metalaştırarak, alınır satılır bir mal haline getirmişlerdir. Giderek sağlık birçok tekelci küresel kapitalist sömürü alanını geçerek, çok tatlı para kazandıran bir ticaret sahası haline dönüşmüştür.
Hacettepe Tıp Fakültesinde 1980 öncesi öğrencilik dönemimizde ?Toplum Hekimliği? derslerine giren çok değerli ve saygın hocamız ?Prof.Dr. Nusret Fişek? bizlere sağlığın meta olamayacağını doğuştan kazanılan bir hak olduğunu, bunun asla devredilemeyeceğini anlatır, bizlerden bu ilkeyi korumamızı ve mücadele etmemizi, pes etmememizi isterdi. Hastalıklardan korunmanın tedaviden her zaman üstün olduğunu, daha masrafsız ve kolay olduğunu, tedavinin pahalı ve zor olduğunu, bunun sağlık tüccarları ve tekellerin işlerine yaradığını belirtirdi O zamanlar tıp fakültelerinde ?Toplum Hekimliği? anabilim dalı önemli bir yer tutardı. Hocamız 1960 sonrası Sağlık Bakanlığında Müsteşarken, ünlü ?224 Sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi? yasasının çıkartılmasına ön ayak olmuştur. Dünyada ve Türkiye´de bu yasa ve sağlığın doğuştan kazanılmış bir hak olduğu ilkesi çok yankı bulmuştu. Hatta ?Dünya Sağlık Örgütünün (WHO)? 1978´de yayınladığı Alma Ata(Almatı) Bildirgesinde; "Temel Sağlık Hizmetleri? ilk defa siyasi olarak toplumların gündemine girerek, sağlığın doğuştan kazanılmış bir hak olduğu vurgulanmıştı. 1961 yılında çıkarılan 224 sayılı yasaya, başta çok itiraz gelmesine ve genel anlamda birçok çıkar grubunca engellenmesine rağmen, bazı maddeleri eksik de olsa çıkarılmıştı. Nusret Hocamız ?Sosyalizasyon? sözcüğünü istemesine rağmen buna da itiraz edilerek ?Sosyalleştirme? olarak değiştirilerek,ilk defa 1963´de Muş´ta uygulanmıştır.
Bu yasanın temel özellikleri yanılmıyorsak kısaca şunlardı.
? Sağlık sistemi en uçtan merkeze doğru Sağlık Evleri, Sağlık Ocakları (5-10 bin nüfusa bir sağlık ocağı olacak şekilde planlanmış olup, sağlık evi ve ocağı ilk başvurulacak birinci basamak merkezlerdir), ikinci veya üçüncü basamak Hastaneler olarak planlanmıştır. Çalışma tam gün esasına göre ekip hizmeti ve sürekli eğitimli sözleşmeli personel ile verilecektir.
?Altyapı donanımları tamamlanmadan sosyalizasyon yapılamayacaktır.
?Her şeyden önce ?Toplum Hekimliği? kavramı ön plana geçerek, sağlıkta çağdaşlaşmanın önü açılacaktır.
?Sağlık sadece doktorların işi olmayıp, çeşitli mesleklerden oluşan bir ekip işi şeklinde planlanacaktır.
?İnsanın sadece fiziki çevresi değil, biyolojik ve toplumsal çevresi olduğu gerçeği kabul edilecektir.
? Hastayı önce hastalıklardan korumak, bu olanak olmazsa sağaltmak (tedavi etmek), bu da olmazsa onu onarmak (Rehabilite etmek) amaçlanacaktır.
?Hiç kimseye ayırım yapmadan, herkesin sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlanması sağlanacaktır.
?Sağlık Hizmetlerini nesnel olarak değerlendirip, planlı bir şekilde ileriye götürmek gerekecektir.
?"Sağlık bedensel, ruhsal ve toplumsal olarak iyilik halidir" ilkesinden hareket ederek, planlarımız buna göre yapılacaktır.
?Tüm Sağlık ekipleri birbirini bütünleyerek, ülke çapında hizmet verecektir. Sağlık hizmetleri bütünleşik (Entegre) olacaktır.
?En çok öldüren, sakat bırakan ve en sık görülen hastalıklara öncelik tanınacaktır.
?Sağlık Ocakları aynı zamanda kırsal kalkınma odakları olarak planlanacaktır. En ücra köşedekine bile sağlık hizmeti gidecektir (Talep edimesine gerek kalmadan)
Bu yasa halen yürürlükte olmasına rağmen, işlevini tamamen yitirmiştir. Neden uygulanamadı?Olaya yine nesnel bakarsak; Yasa ile kimlerin çıkarları bozuldu? Bilindiği gibi yasa çıktığında bazı maddeleri eksikti. Dolayısı ile uygulamada sorunlar olsa da, yinede 40 ilde sağlık ocaklarını kurması, bulaşıcı hastalıklarda görülen başarı, aşılamada ilerleme önemli kilometre taşlarıdır. Gerekli finansman ve yeterli kadro konamaması, siyasi olarak engellenmesi, çeşitli gerici çevrelerin baskılarına rağmen yine de başarılı olmuş diyebiliriz.
Hocamızın bizlere verdiği önemli noktalardan birisi de ?Hastalık yok, hasta vardır, her hasta ayrı değerlendirilmeli? ilkesi idi. Sağlıkta yerel değerler çok önemli olup, hastanın kültürü, yaşadığı çevre, işi, kurduğu ilişkileri gözetmeden karar vermek bizleri her zaman yanılgıya götürür, derdi. Sağlık Hizmeti Hastanın ayağına götürülmelidir kuralını devamlı vurgulardı. 224 Sayılı Sosyalizasyon Yasası; 1 Nisan 1965 yılında 557 sayılı ?Nüfus Planlaması Yasasını? doğurarak, ülkemizde nüfus planlamasının önünü açmıştır. Bu günlerde bu nüfus planlamasının ne hale geldiğini hepimiz ibretle izliyoruz.
YORUM VE ÖNERiLERiMiZ:
Korona sürecinde ve buna paralel aşılamadaki kaosta, sağlık sistemimizi irdelerken;s ağlığın da diğer sistemlerden soyutlanamayacağını, ülkemizin içinde bulunduğu sosyoekonomik, kültürel gerileme ve yozlaşmadan nasibini aldığını unutmamak gerekir. Aksi kanıtlanana kadar ustaların bundan önce koyduğu nesnel bilimsel gerçeklerden yola çıkarak olayların sınıfsal özünü kaybetmeden çözüm getirmek, yol haritamız olmalıdır. Sağlıkta özelleşmenin yerine kamusal çıkarları ön plana alan bir yapılanmayı önermeliyiz. Tedavi Hekimliği yerine koruyucu hekimliği (çağdaş yöntemler uygulayarak) daha öncelikli kılmak bu konuda yatırımlar yapmak, doğumdan ölüme kadar sağlığı topluma yaymak gerekir.
KORUYUCU HEKIMLIK KORUYUCU HEKiMLiKTEN HER ZAMAN DAHA UCUZ , AVANTAJLI VE ÜSTÜNDÜR.. SAĞLIK BiRAN ÖNCE KAMULAŞTIRILMALIDIR..

Türkümüz de belirtildiği gibi bu Korona sürecinde yolun sonu görünüyor mu dostlar?

BÖLGE HABERLERİ

Fuhuş operasyonunda 9 kişi gözaltına alındı

Fuhuş operasyonunda 9 kişi gözaltına alındı.

EĞİTİM

Türkiye’nin Uzay Vizyonu GİBTÜ’de konuşuldu

Türkiye’nin Uzay Vizyonu GİBTÜ’de konuşuldu

EĞİTİM

Gölbaşı’nda resim yarışması

Adıyaman’ın Gölbaşı Belediyesi tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında 23 Nisan Temalı Resim Yarışması düzenlendi.

BÖLGE HABERLERİ

Enkaz altından şampiyonluğa

Enkaz altından şampiyonluğa