Dinçer: Dino diye severdik biz onu. Sevgili arkadaşlarım Ethem ve Özden Çiftçinin oğulları...90´lı yılların başı... Dino henüz 3. Sınıf öğrencisi idi. Bir gün babası öğretmeni Zeynel Beyden bahsederken;
-Yahu Halil, bu Zeynel çok hesapçı, ?Sineğin yağını hesaplıyor? cümlesini kurar kurmaz, Dino hemen ortaya atıldı.
-Baba bizim öğretmen ne kadar zeki değil mi? Sen hesaplayabilir misin? Gülüştük tabii... Zekice bir yanıt... Ne denir?
Ulu Önder Atatürk de emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşımızı verirken, Cumhuriyetimizin temelini 6 ok üzerine oturturken, ?ince elemiş, sık dokumuş?, ?sineğin yağını hesaplamıştı?. O nedenle Cumhuriyetimiz, 16 yıldan beri onca tahribatlara karşı dimdik ayakta kalmayı başarabilmiş, Atatürk´ün düşünceleri yüz yıllar ötesine hitap edebilme özelliğine sahip olmuştur. O bir dâhidir. O çok az insana nasip olmuş, Allah vergisi yeteneklere sahipti. Onu günümüz siyasetçileri ile karşılaştırmak tek kelime ile aymazlık olur.
Ülkemiz seçim havasında. Meydanlarda vaatler havada uçuşuyor. 16 yıllık iktidar da vaatler yapıyor. Ancak inandırıcı olmuyor. Çünkü iktidar vaat etmez, hayata geçirir. Bunun dışında ne yapıyor? Hala ülke gündeminden düşmüş olan baş örtüsü ile yatıyor, baş örtüsü ile kalkıyor. Kendi gibi düşünmeyenlere ?EY?! naraları atıyor.
Gelelim muhalefete; İnce adam bir ivme yakaladı aldı başını gidiyor. Sanki Abdi Ağaya baş kaldıran roman kahramanı ?İnce Memed?... Adam,? ince eleyip sık dokuyor? Üstelik eğitimci ve Fizikçi olduğu için ?sineğin yağını hesaplıyor?. Vaatleri Türkiye´yi yeniden ayağa kaldıracak türden. Mesela diyor ki; ?Tek adamlıktan? ? Parlamenter sisteme? geri döneceğim diyor. Hak, hukuk adaletten bahsediyor.
Bağımsız yargıyı yeniden oluşturacağının sözünü veriyor. ?OHAL?i 48 saat içinde kaldıracağını söylüyor. Parti rozetini bırakıp, toplumun tamamını kucaklayacağını söylüyor. Üretim Ekonomisinden bahsediyor. Özel sektörün girmediği yerlere, fabrikalar kurup istihdamı artıracağının sözünü veriyor. Emeklilerin yaşam kalitesini artıracağını, bayramlarda bin lira yerine bir maaş ikramiye sözü veriyor. Asgari ücreti yükselteceğini, vergi dışı bırakacağının sözünü veriyor. Çiftçi mazotundan ?ÖTV? almayacağının sözünü veriyor. ?Aile Sigortası? sözünü veriyor. Öğretmene, Polise, Hemşireye 3600 ek gösterge sözü veriyor. Öğretmenler Gününde öğretmenlere birer maaş ikramiye sözü veriyor. 180 bin öğretmen ataması yapacağının sözünü veriyor. Öğretmenleri 657 den çıkarıp özel statüye kavuşturacağını ve yaşam seviyesini yükselteceğinin sözünü veriyor. Meslek Liselerine önem vereceğini ve her sanayi bölgesine 6 yıllık ?yatılı sanayi liseleri? kuracağının sözünü veriyor. Bu liseler sayesinde gençlerimizin nitelikli eleman olacağını ve işsizlik sorunu yaşamayacağının sözünü veriyor. Tarımda ithalata ayrılan paranın tarım ve hayvancılık yapanlara faizsiz kredi olarak verileceğini ve dışa bağımlılıktan kurtulacağının sözünü veriyor. Üniversite öğrencilerinin öğrenim kredilerini 500 TL. yapacağını ve okul bittikten sonra iş buluncaya kadar 2 yıl boyunca devam edeceğinin sözünü veriyor. İlk okul öğrencilerine sabah kahvaltısı ve öğle yemeği vereceğini seviş hizmetlerini devletin karşılayacağı sözünü veriyor. Öğrencilerin Yurt sorununu bitireceğinin sözünü veriyor.
Elbette bu vaatler, bu günden yarına yapılacak değildir. Bunların kısa orta ve uzun vadede yapılacak olanları vardır. Elbette bol keseden atıyorlar, kaynak nerede diyenler olacaktır. Öncelikle israflar önlenecektir. ?İnce Memed? sarayda oturmayacağının sözünü veriyor. Bu sarayın dakikada 1600 lira olan harcamasının tasarrufu demektir. Yani günlük 2.304.000TL Aylık, 69.120.000TL. Senelik, 829.440.000 TL tasarruf demektir. Onlarca lüks makam aracı ile Cuma Namazına gitmek yerine, en yakın camiye gidip sade bir şekilde namazını kılıp görevine döndüğünde ne kadar tasarruf ediliyorsa; yüzlerce lüks makam araçlarının gereksiz yere savurganlığının engellendiğinde ne kadar tasarruf ediliyorsa; özel uçakların, helikopterlerin hovardaca kullanımından ne kadar tasarruf ediliyorsa; yolsuzluk ve hırsızlıklar engellendiğinde ne kadar tasarruf ediliyorsa; ölü yatırımlardan ne kadar tasarruf ediliyorsa, kaynak oradadır. Kaynak, üretim ekonomisindedir. Kaynak, ?Yurtta sulh, Cihanda sulh? ilkesindedir. Çünkü dış ülkelerle ne kadar iyi ilişkiler kurarsan, ihracatın ve ticaretin artar. Dolayısı ile kaynak da artar. Dış ticaret, yabancılara atılan naralarla maalesef azalır. Döviz yükselir, ekonomi çöküş eğilimi gösterir.
Ülkeyi Yönetenler, bunun için ?İnce eleyip, sık dokumak ve ?Sineğin yağını? hesaplamak zorundadırlar.
