Sosyal Medya Bağımlılığı: Uzmanlardan Ciddi Uyarılar ve Öneriler

Sosyal medya bağımlılığı, yalnızca teknolojik bir aşırı bağlılık değil; bireylerin psikolojik ve sosyal yaşamlarında derin yaralar açabilen bir durumdur. Uzmanlar, dijital platformlara sürekli bağlı kalma isteğinin, kaygı, depresyon ve dikkat dağınıklığı gibi ruhsal sorunlara yol açtığını ifade ediyor. Özellikle gençler arasında yaygın olan bu bağımlılık, kişisel ilişkilerin zayıflamasına, akademik ve mesleki başarının düşmesine, hatta fiziksel […]

Sosyal medya bağımlılığı, yalnızca teknolojik bir aşırı bağlılık değil; bireylerin psikolojik ve sosyal yaşamlarında derin yaralar açabilen bir durumdur. Uzmanlar, dijital platformlara sürekli bağlı kalma isteğinin, kaygı, depresyon ve dikkat dağınıklığı gibi ruhsal sorunlara yol açtığını ifade ediyor. Özellikle gençler arasında yaygın olan bu bağımlılık, kişisel ilişkilerin zayıflamasına, akademik ve mesleki başarının düşmesine, hatta fiziksel sağlığın olumsuz etkilenmesine neden olabiliyor.

Doç. Dr. Elboğa, sosyal medya bağımlılığının belirti ve sonuçlarını detaylandırarak, “Kişi, sosyal medyaya ulaşamadığında ciddi ruhsal sıkıntılar yaşamaya başlıyor. Bu durum, ruhsal çöküntü, kaygı ve depresyon gibi sorunlarla kendini gösteriyor,” dedi. Bunun yanı sıra, sosyal medya ile uğraşmanın sürekli zihinsel bir meşguliyet yarattığını da sözlerine ekledi. Kullanıcılar, çevrim içi veya çevrim dışı olduklarında bir sonraki etkinliği planlama, aldıkları beğenileri takip etme ve yorumları izleme gibi sürekli bir kaygı içinde bulunuyorlar.

Sosyal medya bağımlılığı, zamanla sosyal ilişkilerin bozulmasına, arkadaşlıkların zayıflamasına ve zaman yönetiminde sıkıntılara neden oluyor. Öğrencilerin gece geç saatlere kadar sosyal medyada vakit geçirmesi, gündüzleri yorgunluk ve uykusuzluğa dönüşüyor. Doç. Dr. Elboğa, “Bu durum, ailenin, okulun ve çevresel ilişkilerin başarısını olumsuz yönde etkileyerek kısır bir döngü yaratıyor,” şeklinde konuştu.

Bağımlılık tedavisinde en önemli adımın önleyici tedbirler almak olduğunu belirten Elboğa, ailelere ve okullara önemli görevler düştüğünü vurguladı. “Bağımlılık oluşmadan sürecin farkındalığıyla ilgili çalışmalar yapmalıyız. Aileler, çocuklarına sağlıklı teknolojiyi nasıl kullanacaklarını öğretmelidir,” dedi. Ancak bağımlılık durumu oluşmuşsa, incinebilir olan aile ilişkilerinin zarar görmemesi için dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Bağımlı bireylere yaralayıcı ifadeler kullanmak, süreci daha da kötüleştirebilir. Bu gibi durumlarda profesyonel destek almanın önemine dikkat çekti.

Dijital bağımlılığın, diğer bağımlılıklardan genellikle daha masum görüldüğünü, ancak aslında benzer etkileri olduğunu belirten Elboğa, “Aileler dijital bağımlılığı genellikle hafife alıyor. Madde veya alkol bağımlılığında aileler sürekli tetikte oluyor, önlem alıyorlar; ancak dijital bağımlılık daha az görünür ve bu nedenle genellikle göz ardı ediliyor,” ifadelerini kullandı. Gün geçtikçe sosyal medya kullanım süresinin artması, ruhsal sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Depresyon, anksiyete ve dikkat eksikliği gibi problemler, dijital bağımlılığın doğrudan sonuçları olabilir.

Sonuç olarak, sosyal medya bağımlılığının ciddi bir sorun olduğuna ve bu duruma karşı önleyici tedbirler alınmasının hayati öneme sahip olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Elboğa, ailelerin ve bireylerin bu konuda bilinçlenmesinin gerektiğini belirtti. “Dijital bağımlılıkla mücadelede herkesin üzerine düşen sorumluluklar var. Sağlıklı teknoloji kullanımı, genç nesillerin ruhsal ve sosyal sağlıklarını korumak için kritik bir rol oynuyor,” dedi.

Exit mobile version