İstanbul’daki Cumhuriyet Bayramı törenlerinde askerlere dönerek “Sizin korumanız gereken cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz” diyen Salıcı sözlerinin arkasında olduğunu ancak muhatabının eksik kaldığını söyledi. Önceki gün basının karşısına geçen Besnili hemşerimiz Oğuz Kaan Salıcı, oradaki sözlerinin tüm devlet görevlilerine yönelik olduğunu ifade ederek, istifa iddialarını da yalanladı.
CHP İstanbul İl Başkanı Salıcı ve beraberindeki partinin ilçe yöneticileri kameraların karşısına geçerek 28 Ekim günü Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde yaşanan gerginlikle ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıda sözlerinin arkasında olduğunu ifade eden Salıcı, “Bizim hiçbir dönem ne benim ne de örgüt temsilcisi olan arkadaşlarımın uzaktan yakından darbe ile alakası olmadı. Türkiye siyasetine böyle bir şekilde müdahale edilmesi bizim aklımızdan bile geçen bir şey değildir. Hayatımız boyunca darbecilere de karşı olduk. Onlarla bir hukukumuz bile oluşmadı. 28 Ekim günü saat 13.00’da Taksim Meydanı’nda resmi törenler sırasında çekilmiş olan bir fotoğraf karesi üzerinden siyaset kurmaya çalışanlar aslında baltayı taşa vurmuşlardır.” diye konuştu.
AK Parti’ye yapılacak bir darbe girişimine bile kendilerinin karşı çıkacağını belirten Salıcı, “Şunu açıkça söyleyeyim; eğer Türkiye’de darbe meraklısı birileri varsa AKP hükümetine karşı bir darbe girişiminde bulunmayı akıllarından geçiriyorlarsa o girişime karşı ilk önce mücadele verecek kadro benimle beraber olan arkadaşlarımdır. Biz abdestimizden eminiz. Yürüdüğümüz yol demokrasi yoludur.” dedi.
Taksim’de Atatürk Anıtı’na çelenk koymak istedikleri sırada arbede yaşandığını anlatan Salıcı, “Bizim 28 Ekim’de yaşamış olduğumuz şey aslında tam bir utançtır. Utanılması gereken şey, Cumhuriyet Bayramı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk koymak için bizim polisle kavga etmek zorunda kalmamızdır.” ifadelerini kullandı.
‘Sözlerimin arkasındayım!’
CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, İlçe Başkanları ve partililerle birlikte CHP İstanbul İl Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, her zaman darbecilere karşı olduklarını, AK Parti iktidarına karşı bir darbe girişimi olursa öncelikle kendilerinin bunun karşısında duracağını söyledi. Salıcı, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Taksim Anıtı’na çelenk konulması sırasındaki ifadelerine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “28 Ekim’de yaşamış olduğumuz şey aslında tam bir utançtır. Olaya bu açıdan bakılması gerekir. Pendik’te, Kadıköy’de, Bahçelievler’de ve bazı başka ilçelerde çelenk koyma törenleri sırasında ciddi arbede yaşanmıştır. Utanılması gereken şey, Cumhuriyet Bayramı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk koymak için bizim polisle kavga etmek zorunda kalmamızdır. Sayın Başbakanın iddiaları, 28 Ekim’de yaşadığımız bu olayları, aynı zamanda 29 Ekim’de Ankara’da yaşanan gazı, copu, elinde Türk bayrağı olan 50 yaşındaki kadının tekmelenmesini örtbas etme, bu yenilgiyi kapatma ve gündemi değiştirme çabasıdır. Gündemi bizim üzerimizden değiştirme ihtiyacı duymuştur ama baltayı taşa vurmuştur. CHP, dün olduğu gibi bugün de demokratik rejimin teminatı olan bir bir partidir ve bu teminatı da sonuna kadar kullanmaya kararlıdır. Dün bu konuda sayın Genel Başkanımız grup konuşmasında açık ve net bir ifade kullanmıştır. O ifadenin bütün CHP’liler arkasındadır. Darbeyi savunanlar, darbeden beslenenlerdir. Şimdiye kadar bir AKP’linin biber gazına maruz kaldığını, cop yediğini, devletin resmi görevlileriyle karşı karşıya kaldığını gördünüz mü- Nasıl mağdur bunlar- Polisle karşı karşıya gelen, devletin resmi görevlileriyle itişmek kakışmak zorunda olanlar bizleriz, dolayısıyla mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.”
‘Tepkimiz bütün devlet zevatınaydı’
Salıcı, CHP’nin darbenin mağduru olduğunu savunarak, “Ne darbeyle ne de başka bir otoriter yaklaşımla alıp veremediğimiz yoktur. Cevap verilmesi gereken soru şudur. 29 Ekim törenlerine milyonlar neden bu kadar ilgi göstermiştir- AKP bunun cevabını vermek zorundadır” dedi. Türkiye’de darbe korkusu yaratarak demokrasinin “ezilmeye” çalışıldığını ileri süren Salıcı, şunları kaydetti: “28 Ekim’de Taksim Meydanı’nda söylediğim sözlerin sonuna kadar arkasındayım. Sayın Emniyet Müdürü ve Sayın Vali başta olmak üzere orada bulunan, biz üç barikatı aşmaya çalışırken tartaklanırken kılını kıpırdatmayan ve bu ülkenin 29 Ekim törenlerini haksızlaştırmaya çalışan ve bunu uygulayan bütün devlet zevatınaydı tepkimiz. Bu çok açıktır. Sözlerimin arkasında duruyorum da Sayın Başbakan 29 Ekim sabahı Ankara’da sıktığı biber gazının, vurduğu copun arkasında durabiliyor mu- Başbakan da bunun cevabını versin.”
‘İstifayla ilgili görüşmemiz olmadı’
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Salıcı, “Sizin koruyamadığınız Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz” ifadesini kullanıp kullanmadığı ve istifasının istendiği iddialarına ilişkin soru üzerine, bir televizyon kanalında istifa iddiasına ilişkin “asparagas bir haber yayınlandığını” belirtti. Salıcı, “İstifa konusuyla ilgili herhangi bir görüşmemiz ne Sayın Genel Başkanla ne de herhangi bir genel merkez yetkilisiyle olmadı. Bu konu tamamen birileri tarafından ortaya sürüldü. Kim olduğunu bilmiyoruz ama böyle bir durum söz konusu değil” diye konuştu.
Salıcı, sözlerinde bir eksiklik olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Muhatabını yanlış okumuş durumda bazı arkadaşlarımız. O fotoğrafı ben görmüş olsaydım, Oğuz Kaan Salıcı’nın kim olduğunu, nasıl bir siyasi mücadeleden geldiğini bilmiyor olsaydım, ben de muhtemelen o tabloyu öyle yorumlardım. Yani askere dönük olarak yorumlardım. Biz burada herhangi bir hesaplaşma, herhangi birini zan altında bırakıp onun üzerinden siyaset yapma peşinde değiliz. Ancak bir yanlışlık var. Bu yanlışlığı düzeltme peşindeyiz. Daha sonra aynı törende yaptığım açıklamaya bakarsanız orada şunu çok net bir şekilde söylüyorum. Diyorum ki; ‘biz buradayız, cumhur burada ama şu anda devlet zevatı, resmi erkan hızla buradan ayrılmaya çalışıyor.’ O sözlerin söylendiği sırada, bütün sivil bürokrasi orada zaten. Dolayısıyla bununla ilgili herhangi bir soru işareti yok bizim kafamızda.”
‘Askeri de dışında tutuyor değilim’
Salıcı, sözlerinin muhatabının kim olduğu sorusu üzerine de “Bütün devlet zevatı. O gün meydanda kim var kim yoksa, askeri de dışında tutuyor değilim, o gün onlar da oradaydı. Ama ağırlıklı olarak bu 29 Ekim törenlerini organize etmekten sorumlu kişiler, askerler değildir” ifadelerini kullandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “5 Mayıs’taki genelgeden sonra milli bayramların Sovyet tipi bayramlara dönüştüğü yönünde açıklama yaptığını” söyleyen Salıcı, 10 Kasım’da da aynı şeylerin yaşanması durumunda, daha kalabalık bir şekilde mücadele vermeye devam edeceklerini vurguladı. Salıcı, şöyle konuştu:“Bu uyduruk genelge, ortadan kaldırılıp milli bayramlarımız, dini bayramlarımız gibi büyük bir rahatlık ve özgürlük içinde kutlanana kadar mücadelemiz devam edecek. Türkiye’nin gündeminde böyle bir problem yoktur. Türkiye’nin gündemine bu problemi 5 Mayıs günü AKP iktidarı getirdi. Türkiye’nin böyle bir gerginliğe de ihtiyacı yoktu. Biri bunu bir Amerikalı’ya anlatsın bakalım, 4 Temmuz’da siz kutlama yapacaksınız polis üzerinize saldırıyor ne düşünüyorsunuz diye… İngilizce’ye bile çeviremezsiniz, o kadar abesle iştigaldir. Bir ülkenin kuruluş günü Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanır. Bunun tartışılacak hiçbir tarafı yoktur.”