Tunceli’nin Hozat ilçesindeki fişleme olayı henüz tazeliğini korurken Adıyaman’da benzer bir çalışma yapılması çok ilginç geldi. Elbette sorduğumuzda “fişleme yok, kayıt tutma var” diyecekler ama ben anlatacağım, kayıt tutma mıdır, fişleme midir siz karar verin.
Adıyaman’da polis karakolları, muhasebeciler vasıtasıyla tüm esnaftan “doldurması zorunlu” formda yer alan bilgilerin kayıt altına alınmasını istiyor. (Doldurmayanlar için bin 900 lira gibi bir ceza da uygulanacağı söyleniyor.)
İstenen bilgiler arasında işyerinin adı, işverenin adı, çalışanların tek tek adı, soyadı, TC numarası, baba adı, doğum yeri gibi tüm kimlik bilgilerinin yanında Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’nden alınan ikametgah adresinin yer aldığı belge de teslim ediliyor.
Muhasebeye “zorunlu” dendiği için, muhasebeci de esnafa “zorunlu” demek zorunda kalıyor ve bu formlar, “süresi içinde” karakollara ulaştırılmak zorunda olduğu belirtilerek bilgiler toparlanıyor.
Hali üzere esnafta bir tedirginlik yaşanıyor; “ne oluyoruz?” diye…
Aslında uygulama çok eskilere dayanıyor.
Antidemokratik dönemlerde çıkan bir yasa maddesi, uzun bir süre askıya alındıktan sonra yeniden güncellenmiş, sebebiyse bilinmiyor. (Bu arada kim güncellemiş, o da belli değil.)
1973 yılında çıkarılmış 1774 sayılı kimlik bildirimi kanunu var.
Bu kanunla herhangi bir kente gidip konakladığınızda, sizin adınıza oteller, bu bildirimi emniyete veya jandarmaya yapıyor.
Ancak, bu kanunun bir de işyerinde çalışanları kapsayan uygulaması varmış ki, en azından demokratik dönemlerde uygulandığı görülmedi.
Daha çok darbe dönemlerinde halkı zapturapt altına alma hevesinde olanlar, uçan kuştan, kaçan tavuktan haberdar olmayı bir kazanım biliyorlardı.
Eski günler, eskide kaldı diye biliyorduk, meğer kalmamış.
Kanunu güncellemişler, kimin aklına geldiyse birkaç ili de pilot il olarak belirlemişler.
Bunlardan birisi Adıyaman, birisi Kilis ve birkaç il daha…
Şimdi diyeceksiniz “ne var bunda?”
Neler olacağını anlatacağım…
Esnaflar, işyeri açarken zaten bir sürü bürokratik işlemlerden geçmek zorunda.
Muhatap olduğu belli başlı kurum ve kuruluşlar var.
Bunlardan ilki Vergi Daireleridir.
İkincisi Belediyeler…
Üçüncüsüyse SGK İl ve İlçe Müdürlükleridir. Bu da elbette SSK’lı işçi için ve işverenin Bağkur kaydı için…
Dördüncü ve son sorumluluğuysa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği veya Ticaret ve Sanayi Odalarıdır…
Bunun dışında esnafların sorumlu olduğu veya “mükellef” kabul edildiği yer, kurum ve kuruluş yoktur.
Ama karakollar var diyor.
Bunu neye dayanarak var dediğini veya bugüne kadar bu uygulamayı yapmayıp, bugün mü akıllarına geldiği konusunda bir şeyler söylemiyorlar.
***
Peki, bu uygulama fişleme midir?
Elbette ki tam anlamıyla fişlemedir.
Karakollar, kamudan alabilecekleri bilgiyi, dolaylı almaktansa direkt almayı yeğliyorlar. Böylece bir korku da salınıyor. (Hem ne diye alsınlar?)
O işyerinde kim çalışıyor, ne zaman girdi, ne zaman çıktı?
Daha ileri giderek bir gün işyerini basıp, “sen kimsin, kimliğini göster, burada ne arıyorsun?” gibi sorulara muhatap olunursa da şaşmam.
Türkiye’nin hiçbir ilinde uygulanmayan bu kayıt tutmanın neden bazı illerde uygulandığının açıklanması gerekiyor.
Hem neden zaten iş yükü ağır olan karakolları bir de fişleme yüküyle ezdiriliyor.
İnsanların özgürce çalışmasını, işyeri açma hakkını sekteye uğratacak bu uygulamanın topluma ve devlete ne gibi katkısı olacak?
Yoksa Türkiye gerçekten polis devletine doğru gidiyor da, biz yeni yeni mi bu uygulamaları görmeye başlıyoruz?
Her ne olursa olsun, hangi yasa maddesine dayandırırlarsa dayandırsınlar, uygulama antidemokratiktir, polisin görev alanında değildir ve kişililerin özgürlüğünün önündeki en büyük engeldir.
Bugüne kadar uygulanmayan kanunu yeni baştan uygulamaya başlayacaklarsa o zaman tüm devrim yasalarını uygulamaya başlasınlar, hepimiz kafamızda fötr şapkayla dolaşalım, olacak iş mi?
Şimdi bütün bu kayıt tutma işine “fişleme değildir” diyen olur mu bilmiyorum ama bildiğim, bugüne kadarki fişleme olaylarına baktığımızda da bunun bal gibi fişleme olduğudur.
Adıyaman fişleniyor, Kilis fişleniyor, diğer illerse sırada…
Twitimden seçmeler
Tıpkı hayat gibisin, oldukça sıradan ve bir o kadar da acımasız…