Araştırmamacı gazetecilik

Bizim meslek aslında belli başlı bir araştırma konusu ama hassasiyeti nedeniyle kimse o konulara girmeyi pek istemez. Hani hep eleştirilen “eline kalem alan” veya “fotoğraf makinasını boynuna takan” gazeteci oluyorsa, iki satır yazı yazıp, bir internet sitesi kurarak köşe kapanın da yazar olduğu bir ülkedir burası. Ve anında da unvanları alt alta dizenlerdir Araştırmacı Gazeteci […]

Bizim meslek aslında belli başlı bir araştırma konusu ama hassasiyeti nedeniyle kimse o konulara girmeyi pek istemez.
Hani hep eleştirilen “eline kalem alan” veya “fotoğraf makinasını boynuna takan” gazeteci oluyorsa, iki satır yazı yazıp, bir internet sitesi kurarak köşe kapanın da yazar olduğu bir ülkedir burası.
Ve anında da unvanları alt alta dizenlerdir Araştırmacı Gazeteci ve de Yazarlar…
Unvanı kendine layık görmek başka bir şey unvana layık olmak çok daha başka bir şeydir.
“Ben cumhurbaşkanıyım” deyince cumhurbaşkanı olunamayacağı gibi, “ben gazeteciyim” veya “yazarım” deyince de olmaz.
Siz yazı yazarsınız, haber yaparsınız, sizin nasıl bir gazeteci ve yazar olduğunuzaysa okurlar karar verir.
Sizde bir cevher varsa belki bugün değil ama ileride kıymetiniz anlaşılır.
Ama hiçbir şey yoksa isminizin altına dizdiğiniz bütün unvanların hiçbir anlam ifade etmediğini sizden başka herkes anlar…
***
Birkaç gündür Antalya’nın Kemer ilçesindeyim.
Avrupa Gazeteciler Derneği’nin düzenlediği medya ödül töreni için Kemer’deyim.
Yurt içi ve yurt dışından gelen yaklaşık 60 temsilciyle birlikte Kemer’de geziyor, gözlem yapıyor, kendi illerimizle kıyaslama yaparak, belki turizm yönünden de neler yapılabileceği konusunda fikir alışverişinde de bulunuyoruz.
Kemer Belediye Başkanı, ilçelerine geldiğimiz ilk gün bizi ağırladı. Kemer Belediye Başkanını değil ama “Mustafa Gül” adını çok iyi bildiğimi ama nereden aklımda kaldığını o anda bir türlü çıkaramadım.
Doğrusu Kemer’i uzun yıllar önce bir defa görmüştüm ama toplantıya katılan arkadaşların tamamına yakını Kemer’le veya belediye başkanıyla ilgili de en ufak bir bilgiye sahip değildi.
Toplantıyı fırsat bilerek Kemer’i tanıyacak, başkanın anlattıklarından da başkanı…
Belediye Başkanı Mustafa Gül, belediyenin yanındaki parkta Avrupa Gazeteciler Derneği temsilcisi olarak bizlere ikramda bulundu, yaptıklarını anlattı, sosyal belediyecilikte nasıl ilginç fikirleri hayata geçirdiğini anlattı.
Sayın Gül anlattı, bizler şok olduk.
O anlattı hayretler içinde kaldık.
O anlattı, kendi ilimizle kıyasladık.
O anlattı, aynı hizmeti bizim aldığımızı düşünüp nasıl mutlu olabileceğimizi hesapladık.
65 yaşından sonra her Kemerlinin doğum günü pastası belediyedendi. İlginç bir fikirdi, hatırlanmak da güzeldi.
Altıncı sınıfa geçen her öğrencinin laptop’u başkandandı.
Bu ve bunun gibi birçok sosyal projesi vardı ve bunların örnek olduğunu söylüyordu.
Borçsuz bir belediyeydi. Göreve geldiğinden 10 milyonluk bütçeli belediyenin 12 milyonluk borcuyla karşılaşmış, tümünü ödeyerek, borçsuz bir belediye yönetiyordu.
İlk defa 10 kata kadar izin veren ama uygulanmayan imar değişikliğini, dört kata indirmeyi de başarmıştı.
Daha birçok hizmetler, birçok zoru başarmalar…
Başkanın anlattıklarını ağzı açık olarak dinleyenler olunca, özel söyleşi yapanı da vardı, sorduğu sorularla nasıl başardığını öğrenmeye çalışanı da.
Ama genellikle hepimiz pürdikkat başkanı dinliyorduk.
Kemer gibi turist kaynayan bir yerde MHP’li belediye başkanının olması ilginç geldi, sordum, meğer daha önce CHP’den girmiş, sonra Baykal’la aralarında ki sorun üzerine teklif gelen MHP’den aday olarak kazanmış. İki dönemdir başkan ve uzun süre daha başkanlık yapacağına inanıyor.
Önce belediyeyi gezmiş, turizm bürosunu andıran yapılanmasını, modern döşemesini, çalışanların rahatlığını görüp imrenmiştik.
Başkanın anlattıklarıyla da örnek bir belediye başkanı olduğuna karar veriyorduk…
Gazeteci arkadaşların birçoğu haberlerini geçmişti bile.
Ama araştırmacı gazetecilik bu değildi elbet.
Yoğurdum ekşi diyen siyasiye rastlamadığım için işkillendim.
İlçede gezerek Kemerlilerin başkanla ilgili düşüncelerinin örtüşüp örtüşmediğini öğrenmem gerekiyordu. Sonra internete bakıp, başkanla ilgili haberleri de incelemek gerekiyordu.
***
Kemerliler ise başkan gibi düşünmüyor, bir kez daha seçileceğine ise hiç ihtimal vermiyordu.
Hizmet denen bir şey yoktu ve Kemer hep geriye gidiyordu.
Birkaç sosyal projeyle, yapılmayan hizmetleri gizlemeye çalışıyordu.
Ve daha neler…
Sonra “Mustafa Gül” ismini nereden hatırladığım aklıma geldi. Kendi partisinin ihbarıyla soruşturma açılan ve gözaltına alınan başkandı, Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül…
Suçlamalar mı?
Kemer bölgesinde ’imar yasasına aykırı yapılan 41 otelle ilgili gerekli işlemi yapmamak’, ’sahiplerini rüşvet vermeye zorlamak’, ’suç işlemek amacıyla suç örgütü kurmak’, ’haksız kazanç elde etmek’, ’rüşvet’, ’imar kirliliğine neden olma’, ’irtikap’, ’ihaleye fesat karıştırma’, ’resmi belgede sahtecilik’, ’görevi kötüye kullanma’, ’özel belgede sahtecilik’, ’resmi belgeyi yok etme ve ’irtikap’la suçlanıyor. Şüphelilerin imara aykırı otel ve eğlence yeri sahiplerinden Kemer Belediyesi tarafından düzenlenen ’Nar Festivali’ne yardım’ adı altında 10 bin ila 50 bin lira arasında rüşvet aldığı da iddialar arasında yer alıyordu.
Bütün bunları görünce, gazeteciliğin veya yazarlığın, “gördükleriyle yetinilen” bir meslek olmadığını bir kez daha anladım.
Ve muhatabını tanımadan, onunla ilgili tüm bilgiler elinde olmadan, söyleşi yapmanın da ne kadar yanlış olduğu kanaatine bir kez daha vardım.
Ama şunu söyleyeyim, umarım bu iddialar yalandır.
Ve umarım sosyal belediyecilik yapanlar, asıl hizmetini unutanlar arasına girmez…
Twitimden seçmeler
Her şeyinizi kaybedebilirsiniz, yeter ki ümidinizi ve mücadele aşkınızı kaybetmeyin yeter.

Exit mobile version