Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Azimşehrin Tanıkları 11 Ökkeş Ketteoğlu (Postacı)

  Ökkeş Ketteoğlu: Nüfus

 
Ökkeş Ketteoğlu: Nüfus cüzdanımda her ne kadar 1934 yılı yazsada o yıl babamın askere gittiğinden yola çıkarak ve benimde bu olayı hatırlamamdan dolayı 1930 veya 1931 doğumlu olduğumu  sanıyorum. İdris mahallesinde Sümbülzade sokaktaki şeher evimizde dünyaya geldim.Babama Demirci Yılan Ahmet derlerdi. Kendisi Panov isminde ermeni bir ustanın  yanında yetişmiş ve sonradan bir çok Demirci ustası yetiştirmiş değerli bir esnaftı. 4 Erkek 2 Kız olmak üzere 6 kardeştik. Kadir ve Şevket ismindeki kardeşlerim genç yaşta vefat ettiler kardeşim Mehmet emekli öğretmen olup halen Gaziantep’te yaşamakta. Kızkardeşlerimden Nazlı; Babamın çırağı ve sonradan iş ortağı olan Mahmut Ciner ile evli ve hayatta. Diğer kız kardeşim Ayşe ise Mustafa Özçetinkaya ile  sizlere ömür bir kaç yıl önce kaybettik.
Hasan Emre: Ne zaman evlendiniz? Kaç çocuğunuz var?
Ökkeş Ketteoğlu: 1952 yılında Sofu Ali efendinin kızı Halime hanım ile evlendim.3 kız 2 oğlum var.Küçük  Oğlum Talip Makina mühendisi ve Ankara’da yaşıyor. Abisi Zeki ise Besni’de Tornacılık işiyle meşgul. Büyük Kızım Makbule İstanbul’da yaşıyor selvi ve  Edibe isimli kızlarım  Besni’deler hepiside evliler çok şükür. 1991 yılında eşimi kaybettim.
Hasan Emre:  Ne zaman askere gittiniz?
Ökkeş Ketteoğlu: 1955 yılında askere gittim.İstanbul Haydarpaşa, Ankara veteriner okulu ve son olarak İstanbul Rami’de bulunan Hayvan sağlığı merkezinde  Nal teknisyen çavuşu rütbesi ile terhis oldum.
Asker arkadaşlarım Datlıcı Ahmet, Godalağın oğlu Vakas daha vardı amma aklıma gelenler bunlar.
Hasan Emre: Bize okul ve eğer gittiyseniz çıraklık döneminizi anlatırmısınız?
Ökkeş Ketteoğlu: Babamın beni okutmuya heç niyeti yoktu o yüzden İlk okula çok geç yani 1944 yılında başladım 1949 yılında Dumlupınar ilkokulundan mezun oldum.Besni’ye orta okul açılmışken ve yoğun okuma isteğime rağmen  bir türlü babamı ikna etmiye gücüm yetmedi. Hep babamla birlikte kendi dükkanımızda çalıştım. Babamın yaptığı demircilik tamamen güçlü kuvvetli insan gücü isteyen bir meslekti.
Orta okulu ise memuriyet hayatıma başladıktan sonra dışarıdan diploma alarak mezun oldum.
Hasan Emre: Dumlupınar ilk okulundaki öğretmenleriniz idarecileriniz aklınızda kalan sınıf arkadaşlarınız kimlerdi?
Ökkeş Ketteoğlu: İlk iki sınıfı Zinnure Kocamanoğlu okuttu 3. sınıfta Özel idare müdürünin oğlu Hamdi Doğan vekil öğretmen olarak okuttu. Daha sonra Hamdi öğretmenimin Sivas Cumhuriyet Başsavcısı olarak selamı geldi gurur duydum. 4 ve 5. sınıfta öğretmenim Emine Arıkan dı.Okul müdürü yani Başöğretmenimiz ise Abdulkadir Arat tı. İlkokul da sınıf arkadaşlarım annen 12 numara ile Müzeyyen Arslan, 2 Zeki Karagül, 8 Mehmet izgi, 10 Mehmet Gökhan soona Mersin’e göştü arebin oğlu derlerdi, 16 Vakkas Çulcu ,20 Mahmut Karadayı ,22 Abdurrahman Polat, 32 Mehmet Terziakın, 40 Cin İrbahamın oğlu Ahmet Oruç, 80 Ezzacı Mustafa karadayı, 82 Zekeriya Karadayı,84 Metin Karadayı aklıma gelenler bunlar.
Hasan Emre: Babanıza neden Yılan Ahmet derlerdi ve o dönemlerdeki Demircilik mesleği ve esnafları hakkında bilgi verebilirmisiniz?
Ökkeş Ketteoğlu: Demircilik o zamanlar özellikle çiftçiler açısından çok önemli bir meslekti,traktörlerin ve diğer tarım ekipmanlarının hayatımıza girmediği dönemlerde babamın yaptığı çüt demirleri çok meşhurdu bunların uçları o kadar muntazam ve dengeli yapılınca yılan kuyruğuna benzetirlermiş ve babamın yaptığı çüt demirleri nedeni ile ismi Yılan Ahmet usta olarak kalmış. Demircilere gelince; Babamın çırağı ve bir müddet ortaklıkta yaptığı Ökkeş usta (Özşen), Halil Kırılmaz (Demirci Gayanın babası), Miralay Ahmet dayı ( Yarbay), Demirci Mahli (Aktay), Babamın ortağı ve eniştem Mahmut Ciner. Demircilik  tarım aletleri makineleşmediği için önemli ve bir o kadar çalışan için yorucu bir meslekti.
Kazma, Nacak, Dehre ve çüt aletleri başlıca yaptığımız işlerdi. Bunun yanında çoğunlukla köylüye yönelik işler olduğu için ocağın çok erken yanması gerekirdi ürününü tamire verecek veya yenisini sipariş veren köylünün işi öğlen sonuna kalmadan  bitmeliydi.
Hasan Emre: Şeher eviniz neredeydi ve komşularınız kimlerdi?
Ökkeş Ketteoğlu: İdris mahallesinde otururduk.Aşşa şeherin en merkezi yeriydi külhanönü İdris mahallesinin içindeydi.Komşularımız en yakınları Ali ve Seydi Çadırcı, Bekir Ata, Köşger Yakup, Ceridoğlu Vakas ve Şıhlı Soylular, Gara Mahammet Bali, Duvar gonşumuz ise Abdılla Köylü gildi.
Hasan Emre: Bağobanız ve komşularınız kimlerdi?
Ökkeş Ketteoğlu: Bağobamız adınıda dedemin mesleğinden alan Havlacı obasıydı. Havlacı Haci İrbahamın oğluydu babam rahmetlik.Hazır dedemden laf açılmışken bir kaç şey söylemek gerekirse dedem Erzurum’da askerken Rus harbine katılmış ve yaralanmış ve Gazi ünvanına sahipti,biz çocukken karnındaki kurşun yarasına bakardık. 
Elazığ askeri hastanesinde yattıktan sonra Rus harbi bitene kadar Elazığ’da bir kaç Besnili ile birlikte kendi kurdukları el tezgahlarında askeri kumaş dokumuşlar. O yıllarda Besni köşgerlik ve culfalığın yanında helva söktöründe de bölgenin lideri konumundaydı helva; üzüm şırası ve küncüden mahsere denilen bir sistem içerisinde üretilirdi. Dedem kış aylarında helvacılık yaz aylarında dokumacılık yaptığını anlatırdı. Hatta bir kış epeyce yüklü bir ücret karşılığı Adıyaman’a helvacılık konusunda eğitim vermeye gittiğinden bahsederdi. Şimdiki Besni Lisesi’nin bitişiği hatta Lise’nin yeri bizim bağımızdı. Havlacı obasında gonşularımız; Haci Areste, Gediklioğlu Mahli, Miralay Duran, Nalbant Hancı Bekir, Ali Akgül ve gene şeher evi gonşumuzda olan Ali ve Seydi çadırcı.
Hasan Emre: Peki postacılık mesleğine  ne zaman başladınız? nasıl oldu?
Ökkeş Ketteoğlu: 1963 yılında müvezi yani dağıtıcı olarak Besni postanesinde işe başladım 10 yıl köy dağıtıcılığı yaptım 14 yıl ise merkezde dağıtıcı olarak görev yaptım.2 yıl askerlik süremide borçlanıp 26 yıl üzerinden emekli oldum. Emekliliğimi erken istememin nedeni oğlum Zeki’nin Torna atölyesinde yalnız oluşu ona yardım etmek amacı ile emekliliğimi istedim. 
Hasan Emre: Peki Ökkeş amca; bizi sizi hep motorsikletinizle postacı olarak anımsıyoruz; Bu konu ile ilgili söylemek istedikleriniz?
Ökkeş Ketteoğlu: İlk zamanlar köy dağıtıcılığını sözüm ana hayvan ile yani at ile yapardık. Sonra Motosiklet ile köylere gidip geldim.Besni’yi o dönemde sokak sokak ev ev bilirdim. Hatta 100 hatlı telefon santralimiz vardı bu 100 telefon abonesini isim isim tek tek sayardım.
Hasan Emre: Peki o dönem postane neresiydi? kimlerle birlikte çalıştınız?
Ökkeş Ketteoğlu: İlk işe girdiğimde postane Ahmedi Mıllaların evinin önündeki geniş bir dükkan da kiralık olarak çalışıyordu. Yani şimdiki Eşref Göksel’in dükkanı ile tüccar Mustafa şahin’in mağazasının arasındaydı yangılmazsam 1969 veya 1970 yılında şindiki yerine yeni bina yapılınca oraya geşti.
Çalışma arkadaşlarım Vahap ağa nın oğlu Seydi Ünal,postacı Nuru (özbay), Mustafa, Ahmet ve Mehmet Nariçi kardeşler Osman Kebabçı’yı sayabilirim.
Hasan Emre: Postacılık mesleğinde tabiki anılarınız vardır? birisini bizimle paylaşırmısnız?
O Yıllarda yıldırım telgraf uygulaması vardı.Geldiği anda en süratli bir şekilde sahibine gecenin yarısıda olsa verilmesi gerekirdi. Ben nöbetçiydim yıldırım bir telgraf geldi adres hamra mahallesi yazıyordu ama hamra mahallesi yalnız nüfus cüzdanlarında kalmıştı. Gelen kişinin adından soyadından kim olduğunu biliyordum. Asker ocağında vefat eden bir asker için ölüm haberi ve cenazenin gelip alınıp alınmayacağı sorulmaktaydı? kendi kendime düşündüm gecenin yarısı çoluk çocuk ve kadınların içinde bu haberi vermek olmazdı. Günün ağarmasını bekledim çarşı açılmaya başladı ölen kişinin hem amcasının oğlu hemde ablasının kocası olan Efendi Kasap yani kasap haşheş tükenini açtı bende uygun bir dille söyleyerek telgrafı verdim çevrede esnaflar toplandılar haberi eve uygun bir şekilde ulaştırdılar.
Hasan Emre: Ökkeş amca çok teşekkür ediyorum bize zaman ayırdınız ağırladınız. Okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz ?
Ökkeş Ketteoğlu: Memleketimizi tanıttığınız için asıl biz sizlere müteşekkiriz. Besni için herkes iyi şeyler yapılması için çaba sarfetmeli. Memleketimiz gittikçe güzelleşiyor. 1970 li yıllarda Besni için bende bir şiir yazmıştım o günle bugün arasında çok fark var.
Seninde çok güzel Besni’yi anlatan şiirlerin var.Bende o şiirimden bir kaç mısrayı okurlarımıza armağan edeyim o zaman.
Gelin şu Besni’yi biraz olsun
gezelim.
Yükseklere çıkıp kuş bakışı
süzelim.
Dertlerini dile getirip yazalım. Bol su ile düz yol ister Besnimiz Çat, çek çevirde küçük bir hastane sahibiyiz.
Yeterince tabip yok neyle
neyleriz.
Keyfsiz olunca civar illere
gideriz.
Tam teşekküllü bir Hastane ister Besnimiz yapılsın çarşı pazar birbirine karışsın Köylü gardaşlar merkezine akışsın. 
Keban ceryanı gelsin dezgahlar çalışsın
Fabrikalar kurmak ister Besnimiz.
1972 Besni