Avukatların her anlamda donanımlı hale gelmeleri için seminerler düzenlemeye başladıklarını kaydeden Elibol, cezaev-lerindeki açlık grevlerinin sona ermesini ve açlık grevlerinin Gaziantep ayağını da değerlendirdi.
Şu ana kadar geçmiş dönemlerdeki baro yönetimleri ile kıyaslandığında avukatlık hakları ve AR-GE komisyonu olarak iki komisyon kurduklarını belirten Ali Elibol, bu komisyonlardan birinin avukatların temel haklarını koruma ve savunma anlamında, diğerinin ise proje üretip yönetime bu projeleri sunma anlamında önemli görevler üstleneceğini belirtti.
Avukatlık hakları ve AR-GE Komisyonu kuruldu
Yaklaşık 40 gün önce Gaziantep baro başkanlığı görevine seçilen Avukat Ali Elibol, “Ben göreve geleli yaklaşık 40 gün oldu. Henüz biz gerekli kurum ve kuruluşları ziyaret ediyoruz. Bize hayırlı olsun ziyareti için gelenler oluyor. 40 günlük süreçte avukat hakları komisyonu ve AR-GE komisyonu oluşturduk. Bu komisyonlar baromuz için son derece önemli komisyonlardır. AR-GE komisyonumuz proje konusunda araştırmalar yapıp yönetimimize sunacaklar ve yönetimimiz bunun bu projeleri değerlendirecek.” dedi.
Vücut dili çok önemli
Avukatlık mesleğinde en önemli şeylerden birinin vücut dili olduğunu kaydeden Elibol, “Bir avukat vücut dilini çok iyi kullanabilmelidir ve karşısındaki insanın vücut dilinden ne düşündüğünü anlayabilmelidir. Biz bunu sağlamak adına geçtiğimiz günlerde önemli bir seminer düzenledik. Önümüzdeki günlerde de bu konuda seminer ve konferanslar düzenlemeyi düşünüyoruz.” ifadelerinde bulundu.
Hukuk Fakülteleri ile organik bağ kuruluyor
Üniversitelerdeki hukuk fakülteleri ile organik bir bağ oluşturmak istediklerini ve bunun temellerini yavaş yavaş atmaya başladıklarını söyleyen Elibol, “Gerek Gaziantep dışından gerekse de Gaziantep’teki üniversitelerimizden hocalarımızdan yararlanarak seminerler vermeye çalışıyoruz ve avukatlarımız donanımlı hale getirmek istiyoruz. Dünyanın her yerinde avukatlık mesleğine girilirken, Türkiye’de hukuk fakültesini bitiren herkes avukat olabiliyor. Hakimler ve savcılar sınavla alınırken, avukatlık mesleği için bir sınav bulunuyor. Bireyleri avukatlar savunuyor. Savunuculuk yapabilmek için de üst düzey donanıma sahip olmak gerekiyor. Donanımlı haldeki avukatlarımızı daha donanımlı hale getirmek için elimizden geleni baro olarak yapacağız.” diye konuştu.
Avukat toplumsal olaylara duyarlı olmalıdır
“Önümüzdeki günlerde Baro’nun Gaziantep’te tolumu ilgilendiren her konuda bir söz hakkının olduğunu ve bunu kullanacağını hep birlikte göreceğiz.” diyen Elibol, “Bir avukatın demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere ve de insan haklarına sahip çıkma gibi bir zorunluluğu var diye düşünüyorum. Demokrasi ne kadar genişlerse birey ve savunma da rahatlar. Temel hak ve özgürlükler ile insan hakları ne kadar genişlerse bizim de beslenme kaynaklarımız o kadar genişler. Onun için biz toplumsal olaylara duyarsız kalamayız. Tarihte dünyayı dönüştüren birçok olayın ön safında avukatlar yer almıştır. Türkiye’de siyasi partilere baktığımız zaman avukatların siyasette geniş yer aldığını görüyoruz. Avukatların toplumu dönüştürmek ve toplumu aydınlatma gibi bir sorumluluğu vardır ve bu sorumluluğumuzu Gaziantep baro’su olarak önümüzdeki günlerde daha aktif olacağız. Gerek meslektaşlarımızın gelişimi açısından, gerekse de toplumsal olaylara karşı duyarlılığımız açısından önümüzdeki günlerde sesimiz daha yüksek çıkacaktır.” şeklinde konuştu.
Açlık grevleri araştırıldı
Geçtiğimiz günlerde ülke gündemine oturan cezaevlerindeki açlık grevlerini de değerlendiren Elibol, “Açlık grevinde Gaziantep’te ilk etapta 12 kişi vardı. Daha sonra buna 80 kişi daha eklendi ve toplam 92 kişi Gaziantep’te açlık grevine gitti. Biz başsavcılıktan açlık grevine giden insanlarla görüşme talebinde bulunduk. Açlık grevini bakanlığın idare ettiğini ve kendilerinin müdahil olamayacaklarını söylediler bize. Bize bir anne ve baba cezaevlerindeki çocuklarının durumundan endişelendiklerini bize gelip bildirdiler. Biz de onlara yardımcı olmak adına yönetimimizden iki kişiyi görevlendirdik ve konuyu araştırarak konuyla ilgili bir rapor hazırladık. Bu raporu da bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyuracaktık ama açlık grevi sorunu çözülüp Türkiye genelinde grev sonlandırılınca, düşündüğümüz basın toplantısını iptal ettik.” dedi.
‘Anadilde Savunma’ zaten yasada var
Son günlerde tartışılmaya başlanan anadilde savunma konusunda da açıklamalarda bulunan Elibol, “Anadilde savunma diye bir kavram tartışılmaya başladı. Aslında bizim yasamızda anadilde savunma mevcuttur. Kişiler kendisinin bilmediği bir dilde savunma yapamıyorlar. Kişiler en iyi bildiği ve kendilerini en iyi şekilde ifade ettikleri dilde savunma yapabilirler. Ama taviz, tavizi doğurur diye bir mantık var. Yani anadilde savunma hakkını doğrudan tartışırsak bu bir bölünmeye gidebilir gibi bir anlayış da düşünülebilir. Demokrasilerde şiddet olmadı sürece her şeyin tartışılması gerekmektedir. Hukuk devleti, demokrasinin olmaza olmaz yasama organının denetimine tabi olmalıdır. Hukuk devleti tüm kurum ve kuruluşlarca oturursa devlet de tüm vatandaşlara eşit şekilde yaklaşır.” ifadelerinde bulundu.