Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bir Beyaz Melek daha çekelim

Hayatının son demlerinde kendisini

Hayatının son demlerinde kendisini devletin şefkatli kollarına bırakan insanların “Huzur evi” denen yerde huzur aramaya çalışırken, “dayak” yedikleri, kötü muameleyle karşılaştıkları, insan onur ve şerefini ayaklar altına alan iğrenç hareketlere tanıklık ettikleri, Mahsun Kırmızıgül’ün Beyaz Melek filmiyle gündemimize çok daha acıtıcı bir şekilde girmişti.
Filmin galasını izleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Evde Bakım” için maaş tahsis etmesi gündeme gelmiş, yaşlı ve bakıma muhtaç engelliler, kendi evlerinde bakımını üstlenen aile bireylerine maaş ödenmesine başlanmıştı.
Böylece huzur vermeyen huzurevlerinde kalan yaşlı insan sayısı da birer birer azalmaya başlamış, “özürlü yakınını gizlemeye” çalışanlar, bunu açıkça söyleyerek destek almıştı. Bu destek halen sürüyor ve bu nedenle yaşlı ve engelli vatandaşlarımız kendi haline terk edilmeden, sokağa atılmadan, huzurevleri gibi bakım merkezlerine bırakılmadan hayatının son demlerini huzur içinde geçirmeye çalışıyorlar.
Görüntü böyle ve çok güzel bir görüntü…
Ancak işin içinde “para” olunca insanların nasıl iğrençleşebileceğini çok önceleri öğrenmiştik.
Daha çok kazanma adına insan sağlığını hiçe sayan ürünleri piyasaya sürenler, önce hangisini bozduklarını kendileri bile bilmiyor. Önce yiyecekler mi bozulmuştu, insanlık mı?
Elbette insanlık bozulmuştu.
Ve bozulan insanlığın neler yapabileceğini gösteren her olayda şok üstüne şok yaşıyorduk.
Yiyeceği bozarak insanların sağlığını tehlikeye atanlar, sağlığı tehlikeye atılmışları koruyacak değillerdi.
 
Özürlü çocukların eğitimini sağlayan Rehabilitasyon merkezlerinin giderini karşılayan devlet, bir anda “özürlü toplama timleri”yle karşılaşınca neye uğradığını şaşırdı.
Daha sonra kısıtlama getirdi…
Özel Tıp Merkezlerine izin veren devlet, “para kazanma adına boşa tahlil yapan” merkezlerin ortaya çıkmasını sağladı.
“Destek” verilen her konuda “nasıl destek alırım” diyen kötü niyetlilerin çıkmasının mümkün olduğu da artık biliniyordu.
Çünkü önce insanlıklarını öldürmüşlerdi, üç kuruşa satılan onurlarının üzerine ne kazanırlarsa kârdı.
Ve son iğrençlik…
Devletin parasıyla engelliye dayak ve devletin parası için “yaşlı ve engellilerin pazarlanması”.
İnsan pazarlayacak kadar gözü dönmüşler, üç kuruş daha fazla kazanmak için akla hayale gelmedik çirkinlikleri yapabiliyorlar.
Bilindiği gibi devlet, hasta yakınlarına ya da hastanın kaldığı bakım merkezlerinde bin 700 lirayı bulan maddi destekte bulunuyor. Bu insanî uygulama, sosyal devlet olmanın aslında bir gereğidir. Hiçbir devlet kendi insanını sokağa bırakmamalı ama devleti oluşturan bireyler, bugüne dek tersini yaptı.
Şimdi devletin içindeki kötü niyetlilerin yaptıklarını, ondan kazananlar yapmaya başladı.
Köle ticareti de diyebileceğimiz uygulama patlak verince basın yayın organlarında bir anda gündemi değiştirdi.
Engelli hastalar, bakım merkezleri tarafından para karşılığı ailelerinden alınıyor, daha yüksek ücrete başka bakımevlerine satılıyor.
Ölen engellilerin maaşları alınmaya devam ediliyor.
Engelliler, otogarlardan toplanarak bakım merkezlerine getiriliyor. Daha sonra da vasilikleri üstlenilerek devletten teşvik alınıyor.
Bütün bunlar “yolunu bulma” olarak algılanabilir ve belki sadece yasaları çiğneme cezası verilmesi istenebilir.
Daha çok kazanmak isteyenler, bununla yetinmiyor. Vicdan ve merhamet duygusu olmadığından üstüne bir de kötü muamelede bulunuyorlar.
Çok iğrenç ortamlarda, çok iğrenç muameleye tabi tutulan yaşlı ve engelliler, bin 500 ile 4 bin lira arasında pazarlanıyorlar…
Biz hep devletin insanlara zulmettiğini söylerdik, bugüne kadar örneğini de çok gördük.
Peki bu insanlar kim?
Bu iğrençlikleri önlemek için bir Beyaz Melek filmi daha mı yapılsa bu filmi de, yüreğinde merhamet duygusu olmayan, para kazanma adına her türlü adiliği yapanlara izlettirirsek, yumuşayacak bir yürekleri olur mu, emin değilim.
Biz yine de çekelim, kim bilir belki insanlığını hatırlayan katı yürekliler bulunur…
 
Twitimden seçmeler
Her şeyi ben bilirim diyen yöneticiler, aslında hiç bir şey bilmeyenlerdir.