Asker ocağında vefat eden Besnili hemşehrimiz Hacı Hamzazade Ahmet (Efendi) Akın
Geride bıraktığı biri 3 yaşında olan kızı Hikmet, diğeri 1 yaşında oğlu İsmet ve gencecik eşi Rabia hanımın gözlerinden ırak
Memleketten asker arkadaşları Nuri Özbay ( Postacı) Mehmet Gültekin ( Sandık emini ) Zeyrek kaleağası ( Arzuhalci) Mehmet Öğüt ( Azabın oğlu ) ve Malatya’da görevli devlet memuru olan aile dostları ve hemşehrisi Pulusun oğlu Mehmet efendi’ninde katıldığı
tören sonrası orada toprağa verilir. Ne devlet, ne millet askerinin cenazesini 145 km uzaklıktaki memleketine götürememiştir
Gün geçtikçe büyüyen Hikmet ve İsmet kardeşler her gün gelecek sandıkları babalarının ölümüne bir türlü inanmazlar. Öyle ya, hiç mezarı olmayan ölü olur mu ? beklide inanmak için 1956 yılında bir sağlık sorunu için Malatya’ya giden iki kardeş tüm çabalarına rağmen babalarının mezarını bulamazlar.
Ama onların defterinde devlete küsmek yazılı değildir.
İkinci dünya savaşı ve bir yandanda gencecik Cumhuriyet sonrası sorunları ile boğuşan devlet ; vatandaşına bu hizmeti verememiştir.
Kaldı ki bu iki çocuğa ve eşine hiçbir şekilde aylık ve sosyal yardımda bağlanamamış.
Rabia hanım, bir gün olsun çocuklarına Devleti küçük düşürecek tek kelime söylememiş aksine onları devletine bağlı birer birey olarak yetiştirmiş.
Malatya- Besni arası mesafe oldum olası hiç değişmedi
Dünde 145 km
Bugünde..
Ama dünden bugüne değişen o kadar çok şey varkii
Mesela o gün asker ocağında vefat eden vatandaşının cenazesini
145 km uzaklıktaki memleketine götüremeyen devlet
Bugün vatandaşının tüm sağlık sorunlarına çare olmaktadır. Her türlü hasta nakillerinde ileri teknolojiler kullanılmaktadır.
Kocasının cenazesine bile hasret kalan Rabia teyze, ölene kadar
‘’Allah ola ki.. dövlete zeval vermiye gurbanolduğum beley ki..’’şeklindeki duasını
Hiç dilinden düşürmedi..
Peki bizler…
Ne yapıyoruz ?
Hadi soralım birbirimize ..
Ne dersiniz ?