Buda bir Töredir (1)

Tunceli’de bazı hanım kardeşlerimiz başörtülerini toplu halde ortaya attılar. Evet, bu da bir töre gereğidir. Ve bu toplu kavgalarda en son başvurulan bir durumdur. Bu olay bir kişi iki kişi kavgasında yapılmaz. Dilerim başta Tunceliler olmak üzere bütün Türkiye’de gereği yapılır. Ve akan ve gözyaşları durur.  Yalnız biraz bekledim. Basın yayın kurumları bazı olayları günlerce […]

Tunceli’de bazı hanım kardeşlerimiz başörtülerini toplu halde ortaya attılar. Evet, bu da bir töre gereğidir. Ve bu toplu kavgalarda en son başvurulan bir durumdur. Bu olay bir kişi iki kişi kavgasında yapılmaz. Dilerim başta Tunceliler olmak üzere bütün Türkiye’de gereği yapılır. Ve akan ve gözyaşları durur. 
Yalnız biraz bekledim. Basın yayın kurumları bazı olayları günlerce defalarca tekrar tekrar yayın yaparken, bu olayı bir kanaldan bir sefer dinledim. Ve orda bitti. Başka ne tekrarı ne de herhangi bir yerde ‘bu şu anlama geliyor’ diye bir yorum olmadı.
Ben bazı yerlerde eskiden toplumun önü alınmayacak şekilde bir kavga durumu olunca hanımların bu yola başvurduğunu anlatınca bazılarına çok garip gelse de bazıları ‘evet olurmuş duyduk’ diyenler oluyordu. Şimdi sizlere kendi yaşadığım köyde bu hadise iki sefer uygulandı. Birincisini anlatayım;
Başörtüsünü ortaya atan hanımannemin halasıdır. Bu hanımın ne zaman öldüğünü bilmiyorum. Ama olay 1910 seneleri civarında olmuştur. Kesin tarihini bilemiyorum. Olay şöyle gelişir:
Göçmen vatandaşlardan bir grup köyün kenarına çadır kurarlar her yerde olduğu gibi göçmenlerin kadınları köyün içine ihtiyaçlarını temin için çıkarlar.
Yalnız bir kız bahçelerin içinden geçerken bir köy genci yaramazlık yapar ve kıza sözlü tacizde bulunur. Ve kız döner çadırlara kaçar göçmenler çocuğu hakaretli sözler söylerler. Bu gençte suçunu bastırmak için göçmenler beni dövecek diye bağırarak köyün içine kaçar ve köy gençleri bu nasıl iş hem köyün nimetini yiyeceksin hem de köylüyü döveceksin diye kazık, sopa varsa çekip hücum ederler köyün aklı başında büyükleri hele durun durum neymiş anlıyak deseler de gençler sel gibi akar.
Şimdi düşünün göçmenler en çok  ‘on çadır’ olabilir.
Köy ise en az 200 hane civarında şimdi iyi düşünün olacak sonuç belli. Bunu iyi bilen işte bir hanım (o zaman başörtüleri, fes purşu ve ketendir) başından çıkarır ve köylünün gideceği yolun ortasına yuvarlar ve eteğini yere etrafına açar ve yola oturur. Beni ve başımı tepeleyip geçenin namusunun böyle saçı başı dağılsın rezil rüsva olsun der. Gençler bunu dinlemezlik etseler de yaşlılar “Ortaya başörtüsü atıldı. Artık değil kavga konuşmak bile ayıp düşüklük sayılır haydın herkes evine” deyip toplumu evlerini dağıtırlar. 
Evet, töreyi kadın dövmek hatta onu öldürmek kan davası gütmek gibi işe yaramaz; dinimize, geleneğimizi uymayan olayları defalarca yayınlayan basın organlarımız neden bunun yorumunu yapmadılar anlayamadım. 
Şimdi sorarım iki takım maç yapacak biri yenecek biri yenilecek veya berabere kalacak.
Peki nedir bu taraftar olmak! birbirine  küpürme mi dersin, taş kayayla vurmak, arabalara, iş yerlerine zarar vermek, güvenliği sağlayan askere polise taş atmak mı dersin! Bu iyi töremi hayır.
Bu yabancıdan ithal töredir. Ya benim anlattığım töre; polis yok, asker yok, jop yok, dipcik yok, tazikli su yok, gaz  yok…! Sadece toplumun  makbul saydığı kurallara uymak saygıya uymayanı insanlık dışı saymak.
Ne dersiniz hangisi iyi?
Biri Anadolu töresi, biri yabancıdan aldığımız töre…
Dilerim evvala Tunceliler bu töreye uyar ve akan kanı durdururlar. Sonra darısı bütün Türkiye’ye inşallah.
 

Exit mobile version