Meslekte 25. Yılını dolduran Uzman Doktor Adnan Yüksel gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ben Bulgaristan Sofya Tıp Akademisinde okudum ve 1988 mezunuyum. Yaşlandığımı hissediyorum. Genç görünebilirim fakat insan ile uğraşmak çok zordur. Hele de bir insanın gelip derdini anlattığı zaman ona yardımcı olamayacağını düşünmek çok acı veriyor. Ama bizim içinde en güzel şey bir hastanın gelip teşekkür etmesidir. Bu meslekte zoruma giden bazı durumlar ise bir hastanın gelip ‘doktor bey bu ilaç bana yaramadı’ demesidir. O ilaçlar belli bir süreden sonra iyi gelmez. Çünkü yaşlılık denen bir kanunu vardır.
Geriye baktığım zaman 25 yılın nasıl geçtiğini anlamadım. Çok sevindiğimiz zamanlarda oldu, çok üzüldüğümüz zamanlar da oldu. Bazen doktorların neden gülmediği merak edilir. Nasıl gülebiliriz ki? Çünkü insanlar gelip bizlere derdini anlatıyor. Bize bunu çok görenlerde var. Bizde insanız sonuçta ve bizimde bazı durumlardan etkilendiğimiz anlarımız oluyor.
Tıp’a ilk başladığım zaman bir muayenehane açarsam demiştim ve birisi gelip bana muayene olmak isterse ve parası yoksa kendisinden bir ağaç dikmesini isteyeceğimi düşünmüştüm. Bizim pirimiz sayılan Hipokrat, 2 bin yıl önce şöyle bir söz söylemiş; ‘Eğer bir yerde insan sevgisi, hekimlik sevgisi varsa, orada insan sevgisi var demektir.’ Sevilmeden bu meslek yapılamaz. Bunun karşılığı yoktur, ne gündüzü var ne gecesi var.
Bu plaket bana Adıyaman Tabipler Birliği tarafından verildi. Bu törenle başka arkadaşlara da yaptıkları farklı işlerden dolayı ödül verildi. Benimle birlikte 25 yılını tamamlayan 1 doktor arkadaşımız daha vardı. Aslına bakarsanız ben o törende biraz sitemkâr davrandım. Bana söz verildi ve dedim ki; “siz bu memlekette sağlık sistemini konuşuyorsunuz. Orada plaket dışında ödüllerde olduğu için bu ödülü neye göre veriyorsunuz” dedim.
Bir doktor arkadaşımız da Somali’ye gitmiş ve bundan dolayı kendisine ödül verildi. Somali’ye giden doktor arkadaşımızın verdiği hizmetin aynısını eksiksiz buradaki bir doktorumuzda veriyor. Bu ödül hizmetin kalitesine göre mi, süresine göre mi, yoksa insanların gönlüne göre mi? Dedim ki, bu millete hizmet verene ödül verilir. Kendi şahsi düşüncem budur. Tabi ki Somali’ye hizmet etmiş doktorumuza ödül vereceksiniz, fakat içerideki doktorumuzun da gönlünü alacaksınız. Benden önce bu memlekete 6 tane dahiliyeci geldi gitti. Kimse sordu mu? Gelip gidenlerin derdi nedir diye… Bu şekilde sistem düzeltilemez. Bu konu ile ilgili ciddi önlemler alınması gerekiyor. Ben orada kendi düşüncemi çok net bir şekilde ifade ettim. Ben bu memlekette tek başıma Dâhiliye Uzmanı iken 1997 yılından 2001 yılına kadar Besni’de Dâhiliye Uzmanı yoktu. Ben geldiğimde tek başımaydım ve elimden geleni yapıyordum ve yapmaktayım.
13 yıldır ben Besni’deyim ama o zaman bana Başhekimle tartıştığım için bana 1 yıl kademe ilerlememe cezası verildi. Hangi vicdana sığar? Bu memlekette tek başına görev yapmakta olan bir dahiliyeci teşvik edileceğine cezalandırmak hiçbir vicdana sığmaz tabiî ki.
Doktorları ancak kendi toplumu ve kendi arkadaşları yükseltebilir ve halk içerisinde onun değerini artırabilir. Fakat farklı şekilde olduğu zaman doktarlara yumrukta atılır, bıçaklamada yapılır, kurşunda atılır. Ben 13 yıldır bu hastanedeyim ve benden daha fazla hizmeti olan kişi bu memlekette yoktur. Fakat bu hastanede herhangi bir görev herhangi bir sorumluluk bana verilmemiştir. Var olan sorumluluklarımda benim elimden alınmıştır.”