Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Erdemoğlu; “Türkiye’de 7 bin çalışana ulaştık”

Bu haberin fotoğrafı yok

Adıyamanlılar Vakfı öncülüğünde Adıyaman Valiliği, Adıyaman Belediyesi, Adıyaman Üniversitesi ve Ticaret Sanayi Odasının katkılarıyla ‘Adıyaman İçin, İş Birliği-Güç Birliği’ sempozyumu yapıldı. Sempozyumun ikinci gününde Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu konuşmacı olarak “Bilim ve Sanayi İşbirliği“ konulu oturuma katılarak bölgemizle ilgili sorunlar hakkında açıklamalarda bulundu.
Adıyaman Üniversitesi Rektörlük Salonu’nda gerçekleşen sempozyumun ikinci günündeki oturumun moderatörlüğünü Prof. Dr. Sabri Orman yaptı. İbrahim Erdemoğlu, işadamı Hasan Taşar, Prof. Dr. Ahmet Pınarbaşı ve Prof. Dr. Talip Alp konuşmacı olarak katıldılar.
Sempozyuma Adıyaman Üniversitesi Rektörü M. Talha Gönüllü, Vali Yardımcısı Murat Süzen, Besni Kaymakamı Emrah Yılmaz, Besni Belediye Başkanı İbrahim Öztürk, Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Usu akademisyenler ve öğrenciler katıldılar.
“Adıyamanlı hemşerimize faydalı olmaya geldik ama hemşerimiz yok”
İbrahim Erdemoğlu konuşmasının başında katılımın az olduğunu belirterek şunları söyledi : “Adıyaman Üniversitesinde 17 bin öğrenci var ama sempozyuma katılan 50 arkadaşımız yok. Adıyaman’da 10 binin üzerinde esnafımız, sanayicimiz, iş adamımız, ticaretle uğraşanımız vardır ama 50 kişi yok. Biz buraya kendimizi anlatmak için gelmedik, biz buraya Adıyamanlı hemşerimize faydalı olmaya geldik ama hemşerimiz yok. Kendi kendimize çalıyoruz, kendi kendimize oynuyoruz kusura bakmayın. Ben buraya gelmek isterken sayın valim davet etti, heyecanlandım gerçekten. Adıyamanlı öğrenci arkadaşlarımıza, Adıyamanlı hemşerilerimize neler yaptığımızı, nasıl başarı elde ettiğimizi, onlarda kendi çaplarında acaba bir şeyler yapmaya faydalı olabilir miyim diye koşa koşa geldim. Kusura bakmayın hepimizin işi var, burada değerli hocalarımız gelmiş işlerini güçlerini bırakarak ama burada Adıyamanlılar yok.”
“İğneyi kendimize batıracağız, çuvaldızı da kendimize batıracağız”
“Problemlerimizi başka yerde aramayalım, problem bizde. Kimse  yok, neyi düzeltmeye çalışacağız, hiçbir şeyi. İğneyi kendimize batıracağız, çuvaldızı da kendimize batıracağız, başka yerlerden de aramayacağız, yani devlet versin yada birisi yapsın bende hazıra oturum mantığı olmayacak.
Bundan 6 ay öncesinde Kırklareli Üniversitesine davetliydim, salon bu salonun bir buçuk iki katı büyüklüğündeydi öğrencilerle doluydu, konuşmacıda sadece bendim. İnsanlar merakla dinlemeye gelmişlerdi hatta ayaktalardı. Burada ise kendi memleketimde kimseyi göremiyorum bu çok üzücü.
Bunun nedenlerinin oturulup düşünülmesi lazım, ilk yapmamız gereken bu. Kore’yi Japonya’yı konuşmazdan önce biz neredeyiz.” 
“Babamız 17 yaşında culhacılık işçiliğiyle başladı”
“Size kısaca kendi hikayemizi anlatmak istiyorum. Biz aslen Besniliyiz şirketimizin kurucusu ve bugünlere getiren rahmetli babamızdır. Babamız 17 yaşında Besni’de 6 yıl el tezgahları dediğimiz culhacılık işçiliği yapmıştır. Babamın evlenmesinde ustası Allah rahmet eylesin Ömer ustası da yardımcı olmuştur. O zamanki evlenmelerde de ne masraf gidiyor derseniz iki tane döşek iki tane yastık. 6 yıl sonrasında işler kırılmış ne olduysa o yıllarda işler olmayınca ekmeğinin, çocuğunun rızkını kazanabilmek için bohçacılığa başlamış. Türkiye’nin hemen hemen her yerinde seyyar satıcılık ile başlayan babam en son 1962 yılına gelindiği zaman Eskişehir’i kendisine bölge seçmiş, sonra toptancılığa başlamış. Toptancılık dediğimizde çok büyütmeyin olayı, o zaman Pirinç hanında 30 metrekarelik küçücük, malları oraya koyuyor yani öyle bir toptancılık ve Türkiye’nin her yerini gezmiş. O zaman çocuktum ben, babam bir seyyarlığa giderdi 3 ay ya da 4 ay, geldiği zaman yüzünü gören hak getire, zaten eşi dostuyla olur, akşam ahbaplarıyla oturur, 1-2 gün oturma şansımız zaten yok, zaten o zamanki kültürel yapımız da çocuk sevilmez ki, onunla birlikte oturulmaz, göremezdik. Yani 4 ayda bir evinde 1 hafta kalırdı. Ekmek parası kazanmak için mücadele ederdi.”
“1970 yılında 2 kilim tezgahı ile imalata başlandı”
“Eskişehir’de toptancılıkta ufak tefek bir şeyler oluşmaya başlayınca 1970 yılında 2 tane kilim tezgahı alarak Gaziantep’e taşınıyoruz. 1983 yılına kadar 2 tane kilim tezgahı devam ediyor, 1983 yılında 1 tane eski kilim tezgahından dönme halı tezgahıyla biz halıcılık yapmaya başlıyoruz. Sonra 1986’da üç, sonrasında 5 – 7 diyerekten yerli makinalarla ve kilim tezgahından dönderilmiş uyduruk makinalarla halı yapıyoruz. O zamanki o halının ibaresi de uçan halı derlerdi hatırlarsanız.” 
“İplik fabrikamızı, 3 yılda kullanılmış makinalarla kurduk”
“1991 yılında iplik işlerimiz biraz artınca kendi iplik tesisimizi kuralım dedik. Nasıl kuracağız ? Ben hayatımda iplik tesisi görmemiştim, o zaman bizi iplik alıp kullanıyoruz ama fabrikalara sokmuyorlardı. Neden ? Bizim bölgesel olarak Yapımızda var, çünkü kendimize rakip olmasın diye kimseyi sokmayız dükkanımıza, bilgilerimizi paylaşmayız. Nasıl öğreneceğim ? 1 -2 arkadaşımızı aldım Almanya’ya gittim, kullanılmış makinaları gezmek istiyoruz. Günde 750 – 1000 km. yol yapıyorduk, şurada iki tane makine var diyorlardı koşa koşa gidip bakıyorduk. Tam 3 yıl boyunca biz iplik fabrikamızı kullanılmış makinalarla yapmaya çalıştık, sonra iplik fabrikasını kurduk.”
“1996 yılında son model makinaları Gaziantep’e getirdik”
“1996 yılında Almanya’ya fuara gittim, biz halıyı şöyle yapıyoruz, böyle yapıyoruz kendimizi dev aynasında görüyorduk. Bir gördüm ki bizi o zamanki Türk firmaları var ihracatı çok iyi yapan markalar, Türkiye’de çok büyüğüz diyorlar. Fuara gittiğimizde fuar 16 holdü, Türklerin hepsini toplasanız holün onda biri büyüklükte değildi. Halı piyasası böyleymiş farkında değildik biz. Bir taraftan halı bizim kültürümüz dedik, ve dedik ki bu kültürü biz kendi ülkemizde üretmeliyiz. Nasıl üretiyor bu insanlar diye araştırmaya başladım. Bu işin merkezi Belçika, buradaki tesisleri gezmeye başladık. Bu adamlar nasıl üretiyorlarda böyle dünyaya sahipler. 1996 yılında 5 tane orijinal, son model, teknolojik halı makinalarını Gaziantep’e getirdik. Bizim daha önce dilimiz yandığı için kimsenin bize basit işletmeler dahi göstermede imtina ettikleri için biz tüm hemşerilerimize, tüm dostlarımıza gelin kardeşim dedik, makine bu, yedi makinaya bedel üretim bu, bunu yapmazsak biz dünyaya mal satamayız diye herkese gösterdik.”
“Merinos parça halıda dünya lideri”
“Peki bugünkü geldiğimiz noktada neredeyiz biliyor musunuz ? Türkiye ve Gaziantep parça halıda dünya lideri. İhracat rakamları konuşuluyor, ihracat rakamları halının sadece geçen yıl 1,5 milyar dolar, onun yan malzemeleriyle birlikte yaptığımız ihracat 3 milyar dolar. Merinos bugün parça halı da Rusya’daki ve Türkiye’deki tesisleri ile dünya lideri oldu.”
“Bizim toplum olarak en büyük eksikliğimiz her konuyu çok iyi biliyoruz”
“Şimdi herkes değişik şeyler söyleyebilir, ama biz şunu söyledik, biz ne yaparız, biz onu yapmaya çalıştık, farklı bir şey düşünmedik. Bizim toplum olarak en büyük eksikliğimiz her konuyu çok iyi biliyoruz, örneğin siyaset desem hepimiz siyasetçi oluruz, futbol desem hepimiz teknik direktör oluruz, ticaret desek hepimiz çok iyi biliyoruz, hangi konuya bakarsanız bakın, inanç derseniz inançta da en iyisini biliyoruz. Her konuda biz çok bilgili olduğumuzu zannediyoruz. Bu neyi getiriyor, diğer fikirlere saygı duymamayı getiriyor, diğer fikirlerden bir şeyler almamayı getiriyor.”
“Türkiye’de 7 bin çalışana ulaştık”
“Bugün ki geldiğimiz noktada biz çok şükür Türkiye’nin dört yerinde üretimimiz var ve bugün Türkiye’de 7 bin çalışana ulaştık, kilim tezgahı zamanında 4 kişi idi. Bu başarı hikayesini lütfen ne sormak istiyorsanız, neler yaptıysak paylaşmak için buraya geldik. Paylaşalım, eğer bir nebze faydamız olacaksa bundan en çok bizler mutlu oluruz.
Bunun için lütfen kendi işimiz neyse, evimizde yemek yiyorsak o yemeği iyi yapmayı öğrenelim. Başkalarının işi ile uğraşmayalım, kendi işimizi önce doğru yapmayı öğrenelim.
“Babamıza layık olmaya çalışıyoruz”
Sosyal tarafına baktığımız zaman babam 1968’li yıllarda Besni’ye geldiği zaman, seyyarlık döneminde çok farklı bir insandı, yemin ediyorum bize harçlık vermezdi, belki imkanı yoktu ama bizden daha fakir olanlara kitap, defter kalem alır götürürdü. Yoktu, kendi çocuğuna vermiyor daha garibanlara götürüp veriyordu. Biz ona layık olmaya çalışıyoruz.
Yani başarı dediğiniz zaman matematik yok burada, yani şunu aldın, şunu ürettin, şu sonuç çıktı, şöyle başarılı oldun yok öyle bir şey. Öyle olsa zaten herkes bunu yapar. İşin diğer tarafları var sosyal tarafları var, kültürel tarafları var, çok değişik yöntemleri var.”
“Fakültenin temeli 31 Mayısta atılacak”
“Biz babamızdan öğrendiğimizi devam ettirmeye çalışıyoruz, Besni ilçemizde, Gaziantep’te yaptırdığımız okulların sayısı sekizi geçmiştir. İnşallah Gaziantep’te annemizin adına da büyük bir camii yaptıracağız. 
31 Mayıs Cumartesi günü Besni ilçemizde, rektörümüzün de önderliğinde Adıyaman Üniversitesi Mehmet Erdemoğlu Mimarlık Fakültesinin temelini atacağız. Tüm Adıyamanlı hemşerilerimizi de davet ediyorum. İnşallah en kısa zamanda tamamlayıp Adıyaman Üniversitesi’ne teslim edeceğiz.”