Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde Besni

Besni ile ilgili yazı yazan veya bir yerlere demeç verenler muhakkak Evliya Çelebi’ye atıfta bulunarak Evliya Çelebi’nin de dediği gibi diyerek sözlerini ya da yazılarını bağlarlar. Fakat bu zamana kadar birçok kimse Evliya Çelebi Besni için tam olarak ne demiştir diye düşünmemiştir.  ‘Evliya Çelebinin İzinde’ adlı belgeselin TRT çekim ekibi Besni ye gelince konuyla ilgili […]

Besni ile ilgili yazı yazan veya bir yerlere demeç verenler muhakkak Evliya Çelebi’ye atıfta bulunarak Evliya Çelebi’nin de dediği gibi diyerek sözlerini ya da yazılarını bağlarlar. Fakat bu zamana kadar birçok kimse Evliya Çelebi Besni için tam olarak ne demiştir diye düşünmemiştir.
 ‘Evliya Çelebinin İzinde’ adlı belgeselin TRT çekim ekibi Besni ye gelince konuyla ilgili olarak ben de gazetemdeki köşemde bir yazı kaleme almıştım. O yazımızdan sonra Mersin’de ikamet eden hemşerimiz Avukat Sayın Ahmet Tuğsuz, telefonla arayarak Besni tarihi konusunda aydınlatıcı bilgi verdikten sonra Evliya Çelebinin Besni hakkında tam olarak ne dediğinin merak edildiğini dile getirerek bir tespitte bulundu. Bunun üzerine bende hemşerilerimizi daha fazla merakta bırakmamak adına günümüz Türkçesinde Evliya Çelebinin Besni hakkında ne dediğini noktasına virgülüne dokunmadan aşağıya aktarıyorum.  
 
Sadr-Baz yani Besni Kalesi’nin özellikleri
 “Rum kayserine tabi Besni kavmi derler bir kavmin yapısıdır. 26 tarihinde Hazret-i Ömer halifeliğinde Esved ibn Mıkdat hazretleri savaşla fethedememişti. Sonunda içindeki Besni kavmi aman ile vere verip bütün malları ve erzakları ile Karadeniz kenarında Bafra’dan gemilere binip Karadeniz’in karşı kuzey tarafındaıssız dağlarda yerleşmişlerdi. Çerkez kavmi içindeki Besni aşireti bu Besni Kalesi kavmindendir.
 Sonra tarihçiler bu kalenin şeklini  bir tülemiş doğan göğsüne benzetip sevimli bir kale olduğu için Sadr-ı Baz (Doğan Göğsü ) kalesi derler. Daha sonra Zülkadriyeli eline girip Yavuz Sultan Selim’e itaat etmişlerdir. Maraş paşasının hassıdır. Bazı zamanlar diğer sultanlara has olarak ayrılır.
 Maraş toprağında 300 payesiyle şirin kazadır ve üç nahiyesi vardır. Evvela Kesen nahiyesi,Tavk nahiyesi ve Barura nahiyesi. Kalesi ve şehri, Tohtamış Dağı eteğinde bir dereli yerde mamur şehir ve bir yüksek tepe üzerinde beş köşe şeddadi yapı bir eski kaledir. Çepeçevre büyüklüğü 2.070 adımdır. Ve hendeği (…) ve (…) kapısı vardır. Dizdarı, 40 neferi,kethüdayeri ve serdarı vardır.
 Kalesi yalçın kaya üzere olmak la gayet sağlamdır. Ancak bazı yerleri tamir ve bakıma muhtaçtır. Kalesi içinde Süleyman Han Camii ve 70 adet toprak örtülü sipah evleri vardır.
 Aşağı irem bağlı varoşu 9 mahalledir. Meşhuru bunlardır: Meydan mahallesi, Kâhta Mahallesi, Orta Mahalle, Aşağı Mahalle, Kızılca Mahalle,Yüz Mekan Mahallesi, bu mahallelerde 1000 kadar toprak örtülü ev vardır.
 Her mahallede birer cami vardır. Ama bunlardan çarşıya yakın Sultan IV. Murad Musahibi Zeyrek Çelebi (…) Cerrah Camii, gayet aydınlık ve sanatlı camidir.
 2 medrese altı 6 mektebi ve 4 hamamı var, bunlardan suyu ve havası hoş Meydan Hamamı ve Kahta Hamamı (…) (…) (…) ve 70-80 kadar dükkanlar vardır.
 Suyu ve havası yaylak yer olduğundan gayet hoştur. Bağ ve bahçesi cihanı tutmuştur. (…) (…) (…) Üzümü meşhurdur. Mahbub ve mahbubesi beğenilir. Halkı Türkmen olup garip dostlarıdır. Burada bir (…) (…) (…) vakıf olmayıp sabahleyin Ali Ağa’dan 5 cürd atlı yoldaşlar alıp güney tarafına dağlar içinde sıkıntı çekerek,”
 

Exit mobile version