Birgül Ayman Güler’in sözleriyle başlayan ‘Irkçılık’ depremiyle CHP’den istifa eden Salih Fırat’tan ‘pişmanlık’ açıklaması geldi. “Acaba acele mi ettim, tartışsam daha mı iyi olurdu’ pişmanlığım var’ diyen Fırat, Güler’in açıklamalarının CHP’deki ‘milliyetçi’ söyleme ilişkin rahatsızlığında bardağı taşırdığını söyleyerek, şu mesajları verdi:
“GÜLER’İN KONUŞMASI PLANLIYDI”
Açıkçası Birgül Ayman Güler’in o akşam yaptığı konuşmanın planlı olduğunu düşünüyorum. Dikkat ettim, normalde Genel Kurul’a hiç uğramayan arkadaşlar oradaydı. Konuşmayı Emine Ülker Tarhan yapacakken, durum Birgül Ayman Güler’e kaydı. Kürsüden parmağını sallaya sallaya konuştuğunu duyunca da ‘Neler oluyor CHP’de?’ dedim kendi kendime. Sezgin Bey’i (Tanrıkulu) aradım. ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu bu konuşmadan haberdar etsek mi’ diye düşündük.
“GERİ DÖNÜŞ OLMAZ”
Bazen hakikaten insan aceleci olabiliyor. Kararı alırken Adıyaman il örgütüne bile söylemedim. ‘Acaba acele mi ettim, tartışsam daha mı iyi olurdu?’ pişmanlığım var. Zaman zaman iç dünyamda kendi kendime soruyorum bunu. Ama ayrılma nedenim haklı. En azından CHP içindeki milliyetçiliği tartışılır hale getirdik. Bence iyi oldu. Bazı şeylerden sonra ‘keşke’ demek de bir şey değiştirmiyor. Ama ‘parti içinde mücadele etseydim’ ya da ‘acaba orada tartıştıktan sonra mı alsaydım istifa kararını’ diye kendime sormuyor değilim. Ama sonuçta laf ağzımızdan çıktı. Geri dönüş olmaz. CHP’ye karşı her şeyi de bir kalemde silip atamam. Sonuçta bu partide 12 yıl siyaset yaptım.
Belki parti içinde kalsam ve bunu dillendirsem o zaman grup halinde bir kopma olabilirdi. En azından bu kararın sorumluluğunu başkasına vermemiş oldum.
“IRKÇILIK YAPMAYACAKSIN”
Birgül hanım ve dahil olduğu grup CHP’de çoğunluk değil aslında. Ama sanki CHP’de temel eğilim onlardan yanaymış gibi bir hava yaratılıyor. Çünkü en çok konuşan o grup. Anayasa Komisyonu için bile aynı grup ‘niye o masada oturuyoruz, CHP o masadan çekilsin, bu bölünme anayasasıdır’ gibi şeyler söylüyordu. Bence Birgül Hanım’ın ilk açıklamasının ardından yaptığı açıklama da çok talihsizdi. ‘Türk ulusu adına benden özür dilensin’ dedi. Tam tersine bence çıkıp ‘Yanlış anlaşıldım, sizden özür diliyorum’ demesi gerekiyordu. Özrü kabahatinden büyük. ‘Sosyal demokratım’ diyorsan ırkçılık yapmayacaksın.
İstifa ilk düşündüğüm zamanlar, Genel Başkan’ın ‘Size bu krediyi veriyorum’ açıklamasından sonraydı. Yine o grubun sesi yükseldi. İşte o zaman Genel Başkan’ın tavrını koyması lazımdı. Kapalı toplantılarda söylüyor ama dinlenmiyor. Dinlemiyorlarsa disiplini işletirsin.
“EĞER BAŞBAKAN BU SORUNU ÇÖZERSE…”
Kürt seçmen kitlesine baktığımız zaman CHP’nin yüzde 2’nin altında oyu var. Böyle devam edersen sadece iktidarı hayal edersin. Ondan sonra eleştiri hakkın da olmaz. Hükümete alternatif politikalar üretmezsen seçmen neden oy versin? Baykal’ın ‘kavgalı eve kız vermezler’ sözü var. Partide Kürt sorunu konusundaki tutum farklılığını çözmezse Kürt tabanından oy alamayacak. Anayasadan etnik vurgu yapan tanımların kaldırılması gerek.
Türkiye’de sadece Türkler yaşamıyor ki. Türkiye’de yaşayan Kürtler birlikte yaşamak istiyor. Bir kere bu gerçek kabul edilsin ve herkes otursun düşünsün.
Eğer Başbakan Kürt sorununu çözerse gidip bileğinden öpeceğim. (Kaynak: Akşam Gazetesi)