GAZETECİLİK

Gazeteci olmak, doğru haber sunmak, kamuoyunu tarafsız ve doğru haberlerle bilgilendirmek gazeteciliğin olmazsa olmaz kurallarındandır. Teknolojinin ilerlemiş olması, görsel ve yazılı basının insanlara çok hızlı ulaşması kamuoyunun değer yargılarına yön vermektedir. Günümüzde basın yayın kuruluşları haberciliğin ötesinde kar etme sektörüne dönüşmüştür, bu vesile ile güçlü olanın ve egemen olanın yanında yer almak basın yayın kuruluşlarının […]

Gazeteci olmak, doğru haber sunmak, kamuoyunu tarafsız ve doğru haberlerle bilgilendirmek gazeteciliğin olmazsa olmaz kurallarındandır. Teknolojinin ilerlemiş olması, görsel ve yazılı basının insanlara çok hızlı ulaşması kamuoyunun değer yargılarına yön vermektedir.
Günümüzde basın yayın kuruluşları haberciliğin ötesinde kar etme sektörüne dönüşmüştür, bu vesile ile güçlü olanın ve egemen olanın yanında yer almak basın yayın kuruluşlarının çıkarlarını, karlarını korumanın ve artırmanın ilkeleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
OSMANLI DÖNEMİNDE GAZETECİLİK
Osmanlı döneminde ilk çıkan gazete Ceride-i Havadis’tir (1840). Ceride-i Havadis’i bir meslek gazetesi olan Vekayi-i Tıbbiye izledi. 
Türkçe özel gazeteler 1860’tan sonra çıkmaya başlamıştır. İlki, Agâh Efendi ile Şinasi’nin çıkardı Abdülaziz’in baskıcı yönetiminde birçoğu yurt dışına kaçan yazarlar, gittikleri yerlerde de gazete çıkarırlar. Ziya Paşa ile Namık Kemal 1868’de Londra’da Hürriyet adında bir gazete kurarlar. Bu gazeteyi Ziya Paşa Cenevre’de de çıkarır. Namık Kemal Avrupa’dan dönünce ibret adlı gazeteyi çıkarmaya başlar. En önemli siyasal ve düşünsel yazılarını da burada yayımlar. Başyazarı Namık Kemal’dir. Özellikle Namık Kemal’in yazıları nedeniyle ilgi gören gazete, yine Namık kemal yüzünden 1873’de kapatılır. Sebebi de yazarın “Vatan Yahut Silisti re” adlı oyunudur.
CUMHURİYET DÖNEMİ VE ARTİN KEMAL Mİ ALİ KEMAL Mİ
Hakkında Ankara hükümeti tarafından yakalama emri çıkarılan peyam gazetesini çıkaran Ali kemal beslendiği güçler tarafından korunamadı ve bakın başına ne geldi.
Büyük savaş bitmişti ve Türkiye yeni bir savaşa hazırlanıyordu. Bu yeni bir liderin kılavuzluğunda halkı yürüteceği bir kurtuluş savaşı olacaktı. Ali Kemal bu dönemde, daha başından Atatürk’e ve onun amaçlarına karşı çıktı. O tarihte İçişleri bakanı olduğu için sadece düşünce açısından Atatürk’e karşı çıkmakla kalmadı, onu tutuklatmak için birçok tertip hazırladı ve ilgililere emir üstüne emir verdi. Erzurum Kongresi’nin başından Sivas Kongresi’nin sonuna kadar Atatürk’ü tutuklatmak için uğraştı. Sonuç alamayınca da bakanlıktan çekildi. Fakat Milli Mücadeleye karşı tutumunu değiştirmedi. Ali Kemal’in Milli Mücadeleye karşı amansız düşmanlığı ister istemez kendisine birtakım amansız düşmanlar kazandırdı. 10 Kasım 1922 günü, MM Grubu’na bağlı birkaç kişi İstiklal Mahkemesi’ne çıkarılmak üzere kendisini Ankara’ya götüreceklerini bildirdiler. Gerçekte ise Ali Kemal, İzmit’te bölge kumandanı Nurettin Paşaya teslim edildi. Ali Kemal, Nurettin Paşayla görüştükten sonra dışarı çıkarken kumandanlık karargâhı önünde bekleyenler tarafından linç edildi.
Günümüzde ise basın ve yayın kuruluşları iktidarların yürütücü gücü haline gelmiştir. İktidarlar bir şeye ak derse ak kara derse kara diyerek kamuoyunu yönlendirmektedirler. Bu durumda kamuoyu yönlendirilmenin yanısıra yönetilmeye hazır bir topluluk haline dönüşmektedir.
Sevgili dostlar gazetecilikte Ali kemaller gibi olmanın zor bir bedeli olmaktadır, ama tarafsız toplumun çıkarlarını gözeten yalan ve yanlışların üzerine giden bir gazetecilik ve yayıncılık anlayışı insanlara ileriyi gösteren bir ışık olacağı kanısı ile tüm Besni Ekspres gazetesi okurlarına selam ve saygılarımla.

Exit mobile version