Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Genel Merkez kolayına kaçmasın…

Gerek geçtiğimiz dönem, gerekse

Gerek geçtiğimiz dönem, gerekse içinde bulunduğumuz dönem, CHP Genel Merkezi aday belirlemede ‘işin kolayına kaçmayı’ tercih etmiştir.
Mevcut kişiyi aday yap.
Risk alma.
Koltuğun tehlikeye girmesin.
Çünkü mevcut kişiyi yeniden aday göstermek risksizdir. Seçimi kaybetse bile “Ne yapalım, anketlerde, yoklamalarda o çıkmıştı” ya da “örgüt onu istiyordu” deme şansınız vardır. Ama mevcudu değiştirip, yerine yeni bir aday koyarsanız ve o yeni aday da seçimi kaybederse, o zaman Genel Merkez’deki koltuklar da tehlikeye girer.
Bugün gördüğümüz birçok başarısız belediye başkanının yeniden ve yeniden aday gösterilmesinin altında bu yaklaşım yatmaktadır.
Peki, ama oylar artmıyor?
Ülkede model yaratacak siyasetçiler ortaya çıkmıyor?
Kimin umurunda!
Aslında bu durum İzmir genelinde, seçmen tabanında çok ciddi muhalefet yaratmaya başladı. “Hem kendi ilçemde hem de Büyükşehir’de aynı adaylar ortaya çıkacak olursa, asla oy vermeyeceğim” diyen CHP’li azımsanmayacak ölçüde artmış durumda.
İktidar ile muhalefet arasındaki ‘hesaplaşmanın’ git gide sertleştiği günümüzde, aday adayları çok daha ciddi irdelenmeli, ‘olağanüstü dönemlerin olağanüstü önderler gerektireceği’ unutulmamalıdır.
İzmir’in yepyeni adaylara, en çok da genç adaylara ihtiyacı var.
Belediyeye bisikletiyle giden başkanlara ihtiyacı var.
Belediyenin önündeki meydanda ihale yapacak şeffaf başkanlara ihtiyacı var.
Aydın Erten gibi toplumsal önderlere ihtiyacı var.
Topluma tepeden bakan ve ‘lütfedip’ ara sıra belediyeye uğrayan başkanlara değil…
Örneğin arka sokaklarda gençleri, kızları, erkekleri kıstırılıp coplanırken ya da eli sopalı adamlarca kovalanırken, belediye başkanı sadece TOMA’lara su vermekle meşgul olmasın istiyorlar.
Peki, şu ana kadar adı geçen adayların kaçı bu kriterlere uyuyor?
Kaçı yaşamının herhangi bir döneminde toplumsal bir olaya önderlik etmiş?
Büyükşehir için Genel Merkez’de adı geçen aday adayları: Aytun Çıray, Hüseyin Aslan, Mehmet Ali Susam, Ender Yorgancılar, Tunç Soyer, Birgül Ayman Güler…
Bu isimlerin kaçı adaylık başvurusu yaptı 3 Eylül itibariyle, bilemiyorum. Başvuru tarihine ilişkin bir delinme olacağı da kesin gibi görünmekte…
Genel Merkez düzeyinde adı hiç geçmeyenler kimler peki?
Konak İlçesinin efsane başkanı, unvanları bir sayfa yer tutan, adeta ‘anketlerin efendisi’ olan Dr. Hakan Tartan ve hepimizin çok yakından tanıdığı Aziz Kocaoğlu…
Aziz Başkan’ın adaylık başvurusu yapmadığını an itibariyle biliyoruz. Bana kalırsa, Aziz Başkan zaten aday olmayacaktı. Çünkü yaklaşık iki yıl önce bir grup toplantısında “bir daha aday olmayacağım” dediğinde samimiydi. Ama bu açıklamanın arkasında duracak olsa, bir daha aday olmayacak bir başkanı şoförünün bile ciddiye almayacağını biliyordu. O nedenle, sözünden dönmüş görüntüsü verdi.
Bugün yaptığı “sürece bırakma” açıklaması da bu yaklaşımın devamıdır diye düşünüyorum.
Dr. Hakan Tartan ise artık Konak’a bile aday gösterilmeyeceğinin farkındadır. “Bari büyük oynamış olayım” yaklaşımındadır o nedenle.
Adaylık başvurusundan önce rahmetli eski DSP’lileri ziyaret etmesinin sebebi de “CHP’de yeterince takdir edilmedim” şikâyeti olabilir…
Sosyal demokrat Selçuk Belediyesi.
Bilmiyorum kaç kilometre döne döne dağa tırmanıyorsunuz. Girişe doğru yaklaşırken otomobil 8 TL yazısını görüyorsunuz. “Vay be” dedikten sonra, “Ne yapalım, misafirler var. Bu kadar da yol geldik, girelim artık” diyerek paranızı hazırlıyorsunuz. Gişeye gelince adam arabanın içine bakıp kelle sayıyor. Böylece 5 kişi x 5=25, 8 TL de otomobil olunca rakam 33 TL oluyor. Feribot bile taşıdığı yolcudan ayrıca para almıyor. Sanırsınız ki, Meryem Ana’nın mirasçısı mübarekler. Tam sinirlenirken bakıyorsunuz ki Selçuk Belediyesi yazmıyor mu? Daha da sinirlenip, kapıdan geri dönüyorsunuz.
Şirince’yi zaten sormayın gitsin. Her santimetrekaresi ticari olarak kullanılan bir pazaryeri adeta.
Kilisenin bahçesine adamlar şarap reyonu kurmuş. Avrupa’da Osmanlı’dan kalmış bir camiye bunlar yapılsa ne olurdu acaba? “Hıristiyanlıkta şarap kutsal” diyerek sıyrılacak mıyız işin içinden?
Not: Yıllardır aynı meclislerde görev yaptığımız dostum Savaş Akıncı’nın sevgili kızı Irmak’ın nikâhına katılamadım. Çünkü tam da o günlerde yaklaşık 10 kişilik yatılı misafirin baskınına uğradık. Bu nedenle buradan genç çifti tebrik eder, bir yaşam boyu mutluluk dilerim…