6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde Adıyaman’da bulunan İsias Otel’de KKTC’den voleybol turnuvası için gelen, aralarında sporcu, öğretmen, antrenör ve Türkiye Turist Rehberleri Birliği üyelerinin de bulunduğu 72 kişi hayatını kaybettiği soruşturmada 5 kişi tutuklanırken, 11 kişi hakkında ‘bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 22 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.3 Ocak tarihinde başlayan 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi olan 150 kişilik salonda görülmesine başlanan davanın 4’üncü duruşmasında sırasıyla sanıkların dinlenmesine geçildi.Sanık Ahmet Bozkurt,”Dün karşı taraf avukatlarının benim hakkımda ifadeleri oldu. Ben ve diğer iki oğlumun ayrı ayrı cezaevlerinde tutulmamız konusunda biz Kırşehir’deki cezaevindeyiz. Bu cezaevinde can güvenliğimiz en üst seviyede korunmaktadır. Benim yaşımdan dolayı zaman zaman Kırşehir Devlet Hastanesi’ne kurul doktoru tarafından sevkim yapılıyor. Hastaneye gittiğimde benden başka çok tutuklu mahkum oluyor ve dolayısıyla beni tanımıyorlar. Daha önce çocuklarım korkuya kapılmasın diye açıklamamıştır. İlk defa buradan açıklıyorum. Bu İsias Otel sahiplerini bize verseler onlara bilmem ne yaparız’ dediler. Kendi kulaklarımla duydum gözlerimle şahit oldum. Yani can güvenliğimiz yok. Benim ve iki oğlumun ayrı ayrı cezaevlerinde tutulmasının bu konuşmaların ne olduğunu avukatlarıma açıklayacağım. Yetkili kurumların bana verdiği belgelerin hepsi doğru. Devlette ahbap-çavuş ilişkisi olmaz. Bana verilen ruhsatların aynısını birebir projelerimde uyguladım. Her iki projemde de uygulandı, hatta fazlamız bile var. Hep konuttan bahsediliyor ama konutta radyal temel yoktur. Mühendislerim hesapladılar, o dönemde radyal temel yoktu, ben binanın daha fazla yük taşıyabilmesi için en güzel, en dayanıklı projeyi hazırlattırarak uygulattım. Karşı tarafın avukatlarından bazıları, özellikle iki gün önce KKTC’den katılan müsteşar beyde aynı şeyi kullandı. “Demirler en ince şekilde kullanıldı.” Şeklinde konuştu.Şuanki yönetmenliğe göre binasının 7.2 şiddetine göre olduğunu aktaran Bozkurt,”Hayır. Tek tip demir kullanıldı denilmesini kabul etmiyorum. 18’lik, 22’lik, 12’lik ve 8’lik demirlerim var. En ince demirlerim de 8’lik demir. Hep kum üzerinde duruldu… Bütün yapılarda, imar kanunlarına göre tavan tabyalarında aspolen kullanılıyor. Bu malzeme çok hafif, dolayısıyla herhangi bir darbede de o aşağı düştüğü zaman yaranmaya sebebiyet vermemesi için hafif bir malzemedir. Tavanlarda da kullanılır. Bizim kolonlarımız ortada benim kolon ve kirişlerimden örnekler, numuneler alınmış. Bugünün değerlerini bile karşılayacak düzeyde ben belgelerle konuşuyorum. Dolayısıyla bana ve evlatlarıma atılan suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben işimi düzgün yaptım. Eğer 7,7 şiddetinde deprem olmasaydı binam yıkılmayacaktı. Binam şu anki yönetmeliklerde 7,2 şiddetine dayanacak düzeyde. Eğer deprem 7,7 yerine 7,2 şiddetinde olsaydı binam yıkılmayacaktı. Daha önce bölgede olan 7,2 şiddetinde bir depremde benim binamda sıva bile çatlamamıştı. Ben otelimde nasıl malzeme kullandığımı biliyorum. Benim mühendislerim binayı en sağlam şekilde yapmışlardır. Eğer bir tek İsias yıkılmış olsaydı, enkazın başına gider, hayatımı sonlandırırdım. Benim hiç kusurum yok… Depremde 850 bin bina yıkıldı, 52 binden fazla ölü var. Benim binamda da 72 kişi öldü. Ben de kahroldum. Yaşayamıyorum. Acıyı yaşıyorum. Yaşayan bir ölüyüm. Depremin acısını ben de yaşadım. Ailemden 300 kişi hayatını kaybetti. Ben de deprem sırasında yaralandım. 73 yaşındayım. Deprem günü su yok, kalacak yer yok. Ben ilk başta buradan ayrılmam dedim ama daha sonra ailemin isteğiyle Aksaray’a gittim. Ben kaçmadım. Kaçan insan teslim olur mu? Ben ve evlatlarım kendimiz teslim olduk. Depremin şiddeti bütün dünyayı yasa boğdu. Eğer bu şiddette bir deprem 10 sene olsaydı, 10 sene önce bu felaketi yaşayacaktık. Bu kaç yılın biriken enerjisiydi. Bu depremin geçtiği fay, bir tek İsias’ın altında oluşmamıştır. Tüm Adıyaman’dan geçen fayda yıkım olmuştur. Biz suçlu değiliz, bize atılan iftiraların hepsini reddediyorum. Otelimde hayatını kaybeden yavruların hepsinin acısını ben de yaşıyorum. Benim ailelere hiç sözüm yok, ne deseler haklılar ama yüce adaletimize de güveniyorum. Bizim iftiralara değil, adalete ihtiyacımız var. Bu arada ben suçlu olmadığım için pişman değilim. Ama acım çok büyük. Eğer acımı pişmanlık olarak kabul edeceklerse eyvallah. Ben suçsuzum. Tek suçlu deprem. Benim 7 tane ameliyat olmam gerekiyor. Rahatsızlıklarımdan dolayı tahliyemi talep ediyorum”dedi.