NCR İnternational Hospital Kalp Damar Cerrahisi kliniği doktoru Op. Dr. Bayram Yılmazkaya, kalp sağlığı açısından düzenli kontrolün çok önemli olduğunu ifade etti. Kalp sağlığı ve ameliyatları ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Yılmazkaya Kalp check-up´ının önemine vurgu yaptı.
Ankara, Şanlıurfa´nın ardından son olarak geçen yıl Gaiantep NCR İnternational Hastanesinde çalışmaya başlayan Kalp Damar Cerrahisi uzmanı hemşerimiz, Op. Dr. Bayram Yılmazkaya, ?İnsanlarımız nasıl arabasını 6 ayda bir kontrole götürüyorsa kendisinin de gidip kontrollerini yaptırması lâzım.? diyerek uyarıda bulundu.
Alanında Türkiye´nin en önemli cerrahları arasında gösterilen Yılmazkaya, kalp krizi geçirmeden yapılan kontrolleri hayati olduğuna dikkat çekti.
Yılmazkaya konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Kalp check-up´ı neden önemli?
Hastalarımız doktordan önce kendisini yine kendisine emanet etmesi lazım. İnsanlarımız nasıl arabasını 6 ayda bir kontrole götürüyorsa kendisinin de gidip kontrollerini yaptırması lâzım. Çoğu Avrupa ülkesinde ve Amerika´da insanlar hasta olduğu zaman sigorta şirketi bakıyor, eğer kontrolünü yaptırmamışsa ?Sen 3 yıldır kontrollerini yaptırmamışsın yaptırsaydın durumun bu kadar kötüleşmez, hasta olmadın´ deyip ücretini ödemiyor. Biz de 10 yıl doktora gitmeyen var. Adam geliyor bir de diyor ki ?Ben 10 yıldır ben doktor yüzü görmedim.? Bu maharet değil. Önemli olan hastalığın tedavisi imkânsız hale gelmeden önlem alabilmektir. Bizim için önemli olan şu. Kalp hastalıklarında belli bir safhaya geldikten sonra iş zorlaşıyor. Hasta için de bizim için de oldukça zorlu bir süreç ile karşı karşıya kalıyoruz. Kriz geçirmeden gelen hastalara balon veya stent uygulaması ile çözüm bulunurken kalp krizi tablosu ile gelenlerin önemli bir kısmına ameliyat önermek zorunda kalıyoruz. Kriz geçirmeden ameliyata aldığımız hasta ile kriz geçirdikten sonra ameliyata aldığımız hastanın riski de elbette bir değil. Kalp damar sorunları sadece kalp krizi ile ortaya çıkmıyor. Anevrizma dediğimiz ana damarın balonlaşması hastalığı var hasta farkında olmuyor. Bir hastamda 6 santim anevrizma oluşmuş haberi yok. Niye, kontrollerini yaptırmamış çünkü. Halbuki onun şikâyeti de vardır. Göğsünde ağrı vardır. Nefesi daralıyordur. Yürüyüşü engellenmiştir. Düşüncesi zayıflamıştır. Ama adam gitmiyor. Benim önerim şu; Türkiye´de mümkünse herkesin belli bir yaş aralığında hele hele de ailesinde kalp hastalığı olan bir kişi ise erkekse 45 yaşından sonra kadınsa 50 yaşından sonra mutlaka bir kalp doktoruna checkup yaptırması gerekir. Bu da 1-2 saatte halledilir. Tahlilleri yapılır, Ultrasonlarına bakılır. Efor testi yapılır, ihtiyaç varsa anjiyosu yapılır böylece kalp ve kalbin damarları ile ilgili sorun olup olmadığı rahatlıkla ortaya konulabilir. Yani; bunlardan çekinmemesi lazım insanlarımızın.
Göğüste kalp-damar ağrısı dışında ağrı görülür mü?
Özellikle miyalji dediğimiz kas ağrıları kalp damar ağrıları ile çok karıştırmakta, hatta çoğu genç insan bu miyaljiyi kalp hastalığı zannederek içine atıyor ve panik atak hastalığına yakalanıyor. Doktor doktor gezip defalarca anjiyo yaptıran hastalarımı biliyorum. Şimdi her göğüs ağrısı kalp hastalığı değildir, ancak gerekli tahlillerle bunu ispatlamamız gerekiyor. Çünkü kesinlikle kalp hastalığı değildir dememiz de hastamızı riske atmak olur.
Kalp krizini haber veren göğüs ağrısı nasıl bilinebilir?
Kalp damar hastalığına bağlı ağrının şeker hastaları gibi hiç hissedilmeyeni de var, çok daha ağır bir şekilde tarif eden hastalar da oluyor. Kalp krizi sırasında hastalar göğsünün üst tarafını göstererek ?burama fil oturdu´, ?sanki burama 10 ton yük bindirdiler´, ?nefesim gitti´ gibi şikâyetlerle geliyorlar ama genellikle ağrı şöyle olur. Yürüyünce, bir efor ile veya böyle sıkıntılı stresli bir anda göğsün üst kısmında başlayan yanma gibi ardından şiddeti artan bir ağrı şeklinde başlayıp boyuna ve omuza doğru da hafiften yansır ve bu istirahat edildiğinde veya bilinçli biri ise dil altı hapı aldığında geçer. Bu işte kalp damar ağrılarının tipik tablosudur.
Tıkanan kalp damarları nasıl açılıyor?
Yapılan anjionun sonucunda eğer damarlarda tıkanıklık var ise öncelikle bu tıkanıklığı balon veya stent ile açmanın formüllerini konuşuyoruz. Ama öyle darlıklar var ki bu balon stent uygulamasına uygun olmuyor. Darlığın yerinin miktarının ve uzunluğunun stentlemeye veya balonlamaya uygun olmadığı durumlarda radikal tedavi yöntemi olan kalp ameliyatı dediğimiz bypass ameliyatına karar veriyoruz. Genç yaşta olsa da ameliyatsız çözüm bulunamayacak tablolarla karşılaştığımız oluyor. 23 ? 24 yaşında kalp ameliyatı yaptığımız hastalarımız oldu. İnsanların kalp damarlarındaki tıkanıklık balon ve stentleme ile açıldıktan sonra her şey bitti bundan sonra damarlar hiç tıkanmayacak diye bir şey yok. Bu safhadan sonra mümkün olduğu kadar yaşam tarzına, kullanacağı ilaçlara, kontrollerine riayet ettiği sürece yeni bir müdahale için zaman kazanılmış olur. En iyi stentlerin bile en fazla 5 yıl dayandığının bilinmesi gerekiyor. Aynı damarın tekrar tıkandığını sıkça görüyoruz. Yaşam tarzı değiştirilmediğinde diğer damarlarda da tıkanıklık gelişebiliyor. Hastaya tekrar stent takılması ya da ameliyat olması gibi tablolarla çokça karşılaşıyoruz.
Kalp ameliyatı yapacak doktoru seçerken nelere dikkat edilmesini tavsiye edersiniz?
Maalesef insanlarımız bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiyor. Ev alırken iyice araştırıyor, araba alacağı zaman çizik var mı diye bakıyor ama kendisini emanet edeceği doktorun geçmişine, birikimine, deneyimine bakmıyor. Doktorların deneyimleri araştırıldığında artık internet aracılığı ile veya başka yollarla öğrenilebiliyor. Araştırsınlar kaç ameliyat yapmış, ameliyatlarındaki başarı oranı nedir? Kalp cerrahisi ülkemizde birçok merkezde yapılıyor, herkes yapıyor. Yapıyor da sonuç ne? Memnuniyet ne? Hastalar nasıl? Ölmeyip de yaşayan hasta ne durumda? Bypass olmuş 1 yıl sonra bir daha bypass oluyor. Kapak ameliyatı olmuş 3 ay sonra bir daha kapak ameliyatı oluyor. Bypass oldun mu 10-15 yıl rahat edeceksin. Kapak ameliyatı oldun mu, düzenli takiple ömür boyu gideceksin. Adı profesör, adı doçent diye gidiyor ama maalesef ben doktorum diyen herkes iyi doktor değil.
Bypass´ta riski artıran sebepler nelerdir?
Hiç risk yok dediğimiz hasta da bile ameliyatın ağırlığından dolayı risk vardır. Kitaplar, bypass ameliyatının %1 ile %10 arasında riskinin olduğunu söylüyor. Bizim hastanemizdeki risk oranı %1,8. Bir kere riski artıran sebebin başında bu ameliyatı gerçekleştiren ekibin deneyimi ve ortamın müsaitliği geliyor. Teknik yönden de yeterli bir ortamın oluşturulması da çok önemli tabi. İstediği kadar iyi hekim olsun alet olmadan ameliyat olmaz. Veya aletler çok iyi olsun ekip iyi değil ise yine başarı olmaz. Sadece ameliyathane ortamının değil, yoğun bakım ortamı ve servis de önemli. Kalp ameliyatı olmuş olan bir hasta mutlaka deneyimli hemşirelerce takip edilmelidir.
Hastaya bağlı riskler nelerdir?
Mesela ağır kalp krizi sonrasında kalp fonksiyonlarını %30´lara kadar indiren hastalarla karşılaşıyoruz. Tabii ki bu hastalarla kriz geçirmemiş hastaların risk oranı bir değil. O nedenledir ki biz hastalarımızı bu kalp krizlerini geçirmeden ameliyatlarını yaptırmalarını istiyoruz. Bunun dışında, diyabetli hastalarda yara iyileşmesi zor oluyor. Yine uzun süre sigara içip de akciğer yatağı bozulmuş, akciğer fonksiyonları kötüleşmiş hastalarımızın ameliyatlarında da risk yüksek oluyor. Hatta biz şeker hastalığı ve akciğer hastalığı olanları hemen ameliyata almıyoruz. İki üç günlük hazırlık döneminde şekerini mümkün olduğunca bir düzene koyuyoruz. Mümkün olduğunca akciğerlerini rahatlatıp değerlerini düzeltip öyle ameliyata alıyoruz. Yine aşırı yüksek tansiyonu olan yağlı yeme alışkanlığı olan insanlarda mesela kalp damarları haricinde beyin damarlarında da tıkanıklık olabiliyor.
Kalp-damar hastalıkları ve ameliyatları konusundaki deneyimleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
1993 yılında yüksek ihtisas hastanesinde kalp damar cerrahisi asistanlığıma başladım. 5,5 yıllık asistanlık sürecinden sonra 1 yıl kadar yüksek ihtisasta baş asistan olarak görev yaptım. Ardından Ankara´da çeşitli özel hastanelerde kalp cerrahisinin duayenlerinden olan hocalarla birlikte çıraklık dönemimizde bir eğitimimiz oldu. Her ne kadar kendimizi her şeyi yapacağız gibi görsek de sadece uzman olmakla bitmiyor. Mezun olduğumuzda belki bir kalp ameliyatı yapacak yeteneğimiz olduğuna dair belgeyi alıyoruz ama ameliyatı belge yapmıyor. Bu iş tamamıyla deneyim. Usta ellerde, tecrübeli ellerde insanlar 8-10 yıllık bir dönemi çırak gibi geçirmesi gerekiyor. Ondan sonra usta oluyor. Bu süreçte biz de aynı bu şekilde hocamız ile birlikte Ankara´da yaklaşık 14 bin ameliyatın organizasyonunu yaptığım ve çoğuna da bizzat girdiğim bir sistemin içinden geldim. 18 yıllık Ankara deneyimimden sonra Urfa´ya geldim. 4 yıl kadar Urfa´da çalıştık. Yine ekip halinde. Yaklaşık 7-8 aydır da Gaziantep´teyiz. Yine aynı ekibimizi getirdik. Niye aynı ekibi getirdik. Kalp cerrahisinde hoca arkasından korkmayacak. Çünkü ameliyatı yapmakla bitmiyor. Ben ne kadar güzel ameliyat yaparsam yapayım eğer Yoğun bakımdaki ekibim zayıf ise hastanın eksik veya yanlış uygulaması yine bize mal edilir. Yoğun bakım ne kadar iyi olursa olsun servisim eğer iyi değil ise düşünün servise çıkmış hasta ama 3 gün sonra kötüleşmiş yine sonuçta başarısız bir tablo ortaya çıkmış olacak bu nedenle kalp cerrahisi tek bir kişi ile sınırlandırılamaz. Ben hep konuşurken biz diye konuşurum arkadaşlarla birlikte yapılan bir iştir. Buradaki en baştan en sona kadar, kattaki temizlik personeline kadar bütün ekibin düzgün olması, kalp cerrahisindeki başarı için çok önemlidir.