ardelene sormuşlar; bütün çiçekler sıradan yerlerde açıp insanlara yakın dururken sen neden böyle yüksek dağlarda ve özellikle uçurum kenarında açarsın demişler. Kardelen şöyle cevap vermiş. “Gülü seven dikenini, menekşeyi seven rengini, beni seven ölümü göze alır.
Her evlat anasının gözünde bir güldür, çiçektir, menekşedir ve hayatın zor anlarında yüreklerinde birer kardelendir.
Bu geri kalmışlığın sınırsız karanlıklara gebe coğrafyalarında insanların ölmek ve öldürmek üzere kurgulanmış kafa yapıları kimlere hizmet ediyor. Emperyalizmin doymak bilmeyen aç kartellerine mi, ölüm kustukça kanlı paralarını artıran silah tüccarlarına mı, birey olmayı başaramamış başkalarının düşüncelerini şiddet kullanarak savunduğunu zanneden bu zavallılara mı?
Bu topraklarda kavgaları kimler yarattı, savaşları kimler kışkırtı, dün kavgamı vardı ki bu gün barıştan bahsediliyor.
Hem kavgaları kızıştıran yaratan hem de barıştan bahsedenler bu topluluğa neyi kabullendirmek istemektedirler. Yoksulların aşından, işinden, sosyal hayattaki sorunlarından habersiz olan bu efendiler hangi efendilere hizmet etmektedirler.
2012 yılı yaz ortaları idi Silifke de idim Silifke halkından şunları dinledim.
Oğlu ile beraber çalışan bir baba işini kaybeder ve zamanla vefat eder, aile maddi anlamda zor günler yaşamaya başlar işiz kalan oğul orduya başvurur ve uzmanlık sınavlarını kazanır orduya girer. Görev yeri doğu bölgelerimizden bir ilimizdir.
Bir gün kapıya iki asker üniformalı ordu mensubu gelir konuşamayan ahlaz olan anne anlar ki oğlundan kötü haberler getirdiler. O anda ananın garip şekildeki ağlamsı orada bulunan insanların yüreklerini yakarak dağları taşları deler o acı veren umutsuzluğun feryatları herkesin kulaklarında yüreklerinde unutulmamak üzere çınlar durur.
İşte o ananın feryatları yüreklerdeki sevginin kardelen çiçekleridir. Bu feryatları bu topraklarda çıkar amaçları olan emperyalist güçler duymazlar daha ziyade sevinirler. En karlı sektör olan silah tüccarları bu topraklarda ki ölümlere ağlayan analara üzülmezler, insanlar öldükçe onlar bayram ederler. Ölenlerin dini dili ırkı onlar için fark etmez onların yegâne amaçları silahların satılması ve sattıkları silahların ahmaklar tarafından kullanılmak suretiyle sürekli ölüm kusmasıdır.
Sevgili arkadaşlar biz ülkemizi seviyoruz, ülkemizin tüm insanlarını ayrım gözetmeksizin seviyoruz. Bu ülkenin kurtuluşunda tüm insanlar ayrım gayrım gözetmeksizin omuz omuza savaştılar, kader birliği yaptılar, acıları, ölümleri beraber tattılar, bir vatan kuruldu, ama şimdi bu vatanın evlatları ayrıştırılarak birbirilerine düşman ediliyor ve yazık oluyor ülkemize vatanımıza.
Sayın Başbakanımız Çanakkale şehitliklerinde yatanların mezar taşlarında isimlerin yanında Türk ya da Kürt yazmadığını ifade ederken herhalde bu düşünceleri ifade etmek istemiştir diye düşünmekteyim.
Sevgili arkadaşlar bu oyunu bozalım aşı bir olan, işi bir olan birbirileri ile arkadaş, dost, akraba olan bu insanların ayrıştırılarak kavgalı bir dünya yaratılmasına karşı duralım.
Kavga etmeyelim, kan akıtmayalım, dış güçlerin kirli emellerine hizmet etmeyelim diyerek tüm okurlara selam ve saygılarımı sunarım.