Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın mücadele kararlılıkları önünde hep birlikte saygı ile eğildiklerini dile getiren CHP Besni Gençlik Kolları Başkanı Ali Kemal Korkmaz, şöyle dedi:
“Onlar Türkiye’nin bağımsızlığı için yola çıktılar. İdam sehpasına korkusuzca çıkıp, korkusuzca kendi ayakları ile sehpayı tekmelemeden önce ‘Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği’ kahrolsun Amerikan emperyalizmi, yaşasın bağımsız Türkiye’ sıloganı ile haykıran Deniz Gezmiş’in 25 yıllık ömrü hep mücadele ile geçmiştir. Hiçbir şekilde eli kana bulaşmamıştır.
Bugün bizleri askere yakın bularak eleştiren AKP zihniyetinin askerin gölgesinde nerelere tırmandığı gün ışığına çıkmış durumdadır. Bugün, ‘kefenimiz boynumuzda ‘diyenler, mağdur rolünü oynamaktadırlar. Gençliğin önderleri bedel öderken, halk bedel öderken, Cumhuriyet Halk Partisi bedel öderken, onlar gizlendikleri odalarda geleceğin yani bugünün iktidarını kurma mücadelesi veriyorlardı. Gördükleri zulüm ise, 12 Eylül’den sonra, Metris’te birisi 1 ay, bir diğeri ise 28 Şubat’ta 4 ay düz koşularla hapis yattılar. Gördükleri zulmün hepsi bu.
Hatırlayacağınız üzere 6 Mayıs 2012 tarihinde Denizleri anmak için bilbordlara Denizlerin resimlerini ve devrimci sözlerini ilan vermiştik. Ama faşistler Denizlerin resimlerine bile tahammül edemeyip organize bir şekilde resimleri yırtmışlardı. İşte bu faşizanlık 2010 referandumunda Denizler üzerinden siyaset yapan Akp Zihniyetinin ürünüdür.Ülkemizin Bağımsız ve Demokrat bir ülke olması için yaşamlarını feda ederek mücadele eden, yaşamlarını bu yolda kaybeden tüm yürekli, onurlu yiğit Devrimcileri saygıyla anmaya devam edeceğiz.”
CHP Besni Gençlik Kolları Başkanı Ali Kemal Korkmaz; Denizlerin aslında ölmediğini, devrim ve bağımsızlık mücadelesi içerisinde yaşadıklarını belirtirken, onları anmanın ve yaşatmanın en güzel yolunun ancak uğruna öldükleri tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye’yi kurmak için mücadele etmekle mümkün olacağını belirtti.
Korkmaz şöyle devam etti. “Daha ömrünün baharında ölüme mahkum olanlar sadece 6 Mayıs’ın 3 fidanı değil, Mahir Çayan , İbrahim Kaypakkaya ve daha 17 sinde yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’i ve arkadaşlarını da burada saygı ile anıyorum.
Sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum, Tarih 10 Kasım 1968 Atatürk’ün ölümünden tam 30 yıl sonra… Başlarında Deniz Gezmiş’in bulunduğu kalabalık bir devrimci gençlik grubu, ellerinde Türk bayrakları yürüyüş yaparak Ankara’ya giriyor. Mustafa Kemal’in milli kurtuluş idealini yaşatmak için, Mustafa Kemal Devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için, Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için, Tam Bağımsız, Gerçekten Demokratik Türkiye için, Gazi Mustafa Kemal’in milli kurtuluşçu saflarında toplanalım”
Yürüyüşe geçtiklerinde ise Samsun çıkışında gözaltına alınırlar. Bir geceyi emniyette geçirdikten sonra mahkemeye çıkarılırlar. Savcı tutuklanmalarını istemektedir. Anlaşılan iktidar, gençliğin Mustafa Kemal’in ideali için eyleme geçmesini kabullenememektedir.
Ancak Deniz’ler mahkemede çok etkileyici bir savunma yaparlar:
“Burada 24 genç değil, Mustafa Kemal’in kendisi ve ilkeleri yargılanmaktadır.” “Deniz’ler o sırada hakimin karşısında dimdik ayaktadırlar. Çünkü Atatürk’ün Bursa Nutkundan cesaret almaktadırlar:
“Türk genci, inkılâpların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkılâpları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, ‘Bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır’ demeyecektir. Hemen müdahale edecektir.
Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz inkılâp ve cumhuriyetinin polisi değildir’ diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkûm edecektir. Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım’.
İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği.”
Deniz’lerin anlayışı işte Atatürk’ün biz gençlere söylediği Bursa Nutku’ndaki, bu devrimcilik anlayışıdır. Deniz Gezmiş her fırsatta, devrimciliğini de, anti-emperyalistliğini de Atatürk’ten öğrendiğini söylemektedir.
Babasına yazdığı ünlü mektubunda şöyle teşekkür eder babasına:
“Baba, sana müteşekkirim, çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni.” Görüldüğü gibi, Deniz bütün hayatı boyunca Atatürkçü olmuştur. Ve bunu devrimciliğin ve ulusal kurtuluşçuluğun bir gereği olarak görmüştür… Ve biz CHP Gençliği olarak buradan sesleniyoruz! Denizleri Unutmak İHANETTİR! Denizler ÖLÜMSÜZDÜR!”