İnsanların ekonominin ve teknolojinin var olma ve toplumu etkileme alanlarına göre toplumsal öğrenme yolları ile kendilerine dönemin şartlarına göre davranış kalıpları kazanmaktadırlar.
Özellikle çocukların ve gençlerin kişiliklerinin gelişme aşamasında içinde bulundukları çevrenini etkileri ile örnek aldıkları sosyal ve psikolojik etkenlerin öğrenme işlevleri toplumda yer edindikleri konumlarını kazanmalarını sağlamaktadır.
Kuramsal olarak, çocuk ve genç kişiliğini anneden, babadan, yakın ve uzak çevreden, toplumdan gelen örneklerle kazanır ve geliştirir. Bu örneklerin saldırgan davranışlar ve şiddet eylemleri içermesi, benzer davranış kalıplarını kullanan kuşakların yetişmesine yol açmaktadır. Yani, şiddet davranışını çocuk ve genç, sosyalleşme sürecinde çeşitli sosyal kaynaklardan öğrenmektedir.
Bireylerin şiddete yönelmelerindeki önemli etkenleri şöyle sıralaya biliriz.
1. Çocuğun içinde yaşadığı sosyal çevre
2. Anne-baba ilgisizliği
3. Eğitimsizlik
4. Çocuğun psikolojik durumu
5. Ekonomik koşullar
6. Şiddet içerikli yayınlar, programlar ve oyunlar
7. Başkalarını taklit
Bu şıklardan önemli olanlardan bir tanesinin üzerinde durmak istiyorum. Şiddet içerikli yayınlar, programlar ve oyunlar.
Günümüzde özellikle televizyonlarda oynayan dizilerde şiddeti özendiren yayınlar yer almaktadır, bunlar gençliğin geleceğini, davranışlarını ve çevre ile uyum çerçevesinde kendi geleceklerini ve konumlarını belirlemektedir.
Bu yayınlara neden bu kadar hoş görü ile bakılarak müsamaha gösterilmektedir.
Bu tür yayınlarda çocuklar ve gençlik çağındaki nesiller şiddeti özendiren yayınlardaki aktörleri taklit ederek önce kendilerine sonra ailelerine ve çevrelerine zarar vererek uyumsuz ve sorunlu davranışları ile kabahatli ve suçlu konumda bulunulan davranışlara girmektedirler.
Ekonominin zayıf olduğu aile ortamlarında bilinmektedir ki çocukların yetişkinlik çağlarında ailelerinde bulamadıkları sıcaklığı dışarıda aramaktadırlar, bu ortamlarda çocuk suç ve suçun oluştuğu ortamlara çabucak akmakta ve önü alınamaz şekilde toplumun dışladığı ortamlara itilmektedir.
Sevgili dostlarım biz biliyoruz ki İslamiyet hoş görünün benimsendiği, kusurların ve hataların insanlar için olduğu anlayışı ile kusur ve hata yapanların dışlanmak ve suçlanmaktan ziyade topluma kazandırıldığı felsefi anlayışın insanları kazanma yolu olduğunu bilmekteyiz.
Bizler şiddet içerikli yayınlardan rahatsız olmaktayız, bu nedenle yetkili kurumların bu yayınlara bir ayar vermelerini istiyoruz.
Bu günkü koşullarda Mevlana’nın, Yunus Ermenin Hacı Bektaşi Velinin Pir Sultan Abdalın öğretilerinin genç nesillere yol göstereceği ortamın eğitim ve kültür yolu ile oluşumunu arzu etmekteyiz.
Kim olursa olsun herkesin doğduğu topraklarda adam gibi yaşamanın, başkalarının haklarına riayet etmenin bir insanlık vecibesi olarak görmesi gerekmektedir.
Saygı ve sevgilerimle tüm canları selamlıyorum.