Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Teröristin devleti olmaz!

Terörist dediğimizde, eline silah

Terörist dediğimizde, eline silah alıp, dağa çıkan, ülkenin güvenlik güçlerine, sivil halka ateş açan, onlara hayatı zehir eden eski dağ eşkıyaları aklımıza gelir. Ya da kentleri bombalayan, köyleri yakan kundakçılar.
Aslında terör, yaptığı eylemlerden çok taşıdığı fikirle önem taşır.
Eğer terörist bir ruh yapınız varsa, bilinçaltında ne kadar saklarsanız saklayın, gün gelir, asıl kimliğinizi deşifre edecek bir ortam bulabilirsiniz.
Genellikle kanı ve sütü bozuk olan bu tiplerin, bulunduğu makam veya yere göre değerlendirmek de yanlış.
Gerçek kimliğini ortaya koymadığı sürece “insan” sanıp, yanılabilirsiniz ama “damarına” basıldığında ne kadar alçalabildiğini, ne kadar iğrençleşebildiğini ve ne kadar zalim olduğunu hayretle seyredersiniz.
Bir anda gözü dönmüş bir ölüm makinasına dönüşebilir.
Karşısında çıkanın kimliğine, kişiliğine, yaşına, cinsiyetine bakmadan öldürmeye başlar.
Kan kokusu almıştır bir kere, deli danalar gibi önüne çıkan her şeyi yakıp yıkacak kadar kontrolsüz bir güç haline dönüşür.
Hele bir de “sırtını sıvazlayan” ağa babaları varsa, kandan beslenen ülke veya örgütler de hazırsa, akan bir kaynak da varsa, işte siz o zaman görün teröristi.
Terörist her şey olabilir; zalim olur, merhametsiz olur, kanla beslenir, kinle büyür…
Ama asla demokrat olamaz, insan olamaz ve hiçbir zaman “devlet” olacak bir yapı oluşturamaz.
Teröristler, bugün dağda özgürlük nutukları atarken, yanılıp “yahu ne kadar da özgürlükçü konuşuyorlar” diye düşünmek belki mümkün olabilir ama bunun bir simülasyon olduğunu başa bela olduğunda anlayabiliriz.
***
İsrail, tam tarif etmeye çalıştığım teröriste en kötü, en çirkin ve en adi örnektir.
Kundaktaki bebeği öldürürken sızlamayan bir yüreği olduğunu görürsünüz.
İşgal ettiği topraklarda insanlara acı çektirmekten zevk alır.
Katil bir devlet olduğu halde, hakkı gasp edilen gibi davranırken kızaracak bir yüzü bile olmaz.
Bugün Gazzelilere saldırır, lazım olan kanı içine çeker, kendini güzel hissetmeye başlar.
Yarın bir başkasına saldırır, diğer gün bir başkasına.
Ve bir gün kendi insanını öldürmekten zevk alacak yapıya bürünür.
Emecek kan lazım onlara, emdiğinin kim olduğu pek önem taşımaz.
İşgal ettiği topraklarda insanların inanıcını önemsemez, değer yargılarını hiçe sayar ve bir hırsız olarak ev sahibini bastırmakla kalmaz, dünyanın gözünün içine baka baka arsızca, küstahça ve bir terörist gibi insanları öldürmeye başlar.
Her yere bomba atar, tanklarını masum insanlara doğru hareket ettirir, namlunun ucunun kime yöneldiğini umursamaz ve en aşağılık bir mahlûk gibi saldırır, kuduz köpekler gibi salyalarını akıtarak Gazze’ye girer…
***
Kanı bozuk olan, sütünden emin olunmayan insanların yönettiği bir ülkede yaşamak, İsrailli vatandaşlar için de pek kolay değil.
Bütün İsraillileri katil gibi gösteren, kanı bozuk olan yöneticilerdir.
Ve böyle bir ülkede yaşamak, hayatın en kötüsüdür.
Gazze yine acı çekiyor.
Feryat ediyor.
Suriye’de devam eden ölümlere sessiz kalan dünya, yıllardır devam eden bu ölümlere de sessiz kalmaya devam ediyor.
Mavi Marmara gemisinde insanlığı vuran İsrail, şimdi merhameti de öldürerek, çocuklara saldırıyor.
Genç, kadın, yaşlı demeden önüne geleni yok etmek, muhtaç olduğu masum kanıyla beslenmek için var gücüyle yapabildiği bütün iğrençliği dünyanın gözü önünde yapıyor.
Böyle bir dünyada, terörist yöneticilere “dur” diyecek yapılanmalar var.
Birleşmiş Milletler, Nato ve daha birçok kadın veya çocuklara yönelecek saldırılara tepki gösterecek kuruluşlar var.
Hepsinin kulakları sağır, dilleri lal, gözleri kör olmuş.
Yürekleri taş kesmiş, hisleri yok olup gitmiş.
Yüreği yananlarınsa sadece elleri semaya kalkıyor, dualar ediliyor Gazze’de ve dünyanın dört bir yanında zulme maruz kalanlar için…
Ve hepsi de biliyor ki, yüreğinde insanlıktan eser kalmayan, merhamet bulunmayanların “idarecilik” yapamayacağıdır.
Bunun en kötü, en iğrenç, en adi örneği de İsrailli yöneticiler olduğunu bilerek “kahrolmaları” için beddualar ediliyor.
Dün, bugün ve böyle giderse yarın da…
 
Twitimden seçmeler
Bardağın dolu tarafından bakmayı severim, insanı rahatlatır. Serde gazetecilik olsa da bu böyle. Ama bu bardak boş, dolu yanı hangi tarafta?