“Adıyaman için 5084 benzeri bir düzenleme bekliyoruz”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Adıyaman Şube Başkanı Mehmet Dağtekin, Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikaların, teşvikin son bulmasından sonra teker teker kapandığını söyledi. Dağtekin, sorunun çözümü için seslerini Ankara’ya duyurmak istediklerini dile getirdi.
MÜSİAD Adıyaman Şube Başkanı Mehmet Dağtekin, yaptığı açıklamada, teşvik yasasının son bulmasından sonra sorunların ancak sivil toplum kuruluşlarının girişimleriyle çözüme kavuşabileceğini söyledi. Dağtekin, ‘Sivil toplum kuruluşlarının bu hususta tek tek sorunlara eğilmeleri gerekir. Bu sorunun çözümüne ilişkin olarak düşüncelerimizi ortaya koymamız bir borçtur ve yükümlülüktür. Basın, bu konuda üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Bundan önce Ankara’da Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a bu durumu ilettikten sonra bu konuyu yerel basınla paylaşmıştım. Ekonomiyle ilgili koordinasyon toplantılarında bu konunun gündeme geleceğini, 5084 Sayılı Teşvik Yasası’nın benzeri bir düzenlemenin Adıyaman için yapılacağının sözünü almıştım. Bu açıklamadan sonra siyasilerimiz de çalışıyor. Böyle bir planlama olacak.’ dedi.
“İşverenler: Asıl sarsıntılar Şubat ayında ortaya çıkacak!”
MÜSİAD Adıyaman Şube Başkanı Dağtekin, işçiler işten çıkarılmadan önce bu olaya el atılmış olsaydı, sorunun çözüme kavuşmuş olacağını, temel sıkıntının bu noktadan itibaren başladığını ifade etti. Dağtekin, şunları ifade etti: “Gün geçtikçe gecikiyoruz. İşverenlerimizin dile getirdikleri gibi şubat ayında asıl sarsıntılar ortaya çıkacak. Halen geç kalmış değiliz. Kapılarına kilit vuran birkaç fabrikamızın belki de geri dönüşü olabilir. Eğer kendimizi tam ifade edebilirsek, hükümetin gayret gösterenlerin yanında olduğunu fark ederiz. Yanı başımızda bulunan bazı iller teşvik paketinde 6’ncı bölgede yer alırken, bu illerin konumu itibariyle Adıyaman’dan farksız olduğu göze çarpıyor. Bu iller ‘kendi dertlerini iyi anlattılar’ diye kendilerini daha iyi yerde buldular. İş adamlarımızın dediği gibi birbirimize sahip çıkamamanın ızdırabını yaşıyoruz. ‘Şu anda yanan ben değilim’ diyoruz. Halbuki bu durumdan sonra hepimiz yanacağız. Aç kalan bir insanın ne yapacağı belli olmaz. Derdimizi anlattığımız zaman kapıların hiçbir zaman kapanamadığını görüyoruz. Yeter ki bizler hep birlikte hareket edelim. Bazen küçük hesaplar peşinden koşanlar oluyor. Söylenmesi gereken sözler zamanında söylenmediği için Adıyaman her zaman geride kalıyor. Sorunlar dile getirildiği zaman görülecek ki karşımızda çok duyarlı bir yapı var’ dedi.