Bazen Aç Olan Midemiz Değil

Bazen Aç Olan Midemiz Değil

Gün içinde pek çok kişiden şunu duyuyorum:
“Hocam, tatlıyı bırakamıyorum.”
Bir başkası ekliyor:
“Ben tatlı sevmem ama ekmek olmasa doymuyorum.”

Aslında bu cümleler bize çok önemli bir şeyi söylüyor:
Herkesin duygulara verdiği besinsel tepki farklı.

Beslenme sadece mideyle ilgili değildir. Beyin, hormonlar ve duygular bu işin tam merkezindedir. O yüzden duygusal yeme dediğimiz durum tek tip değildir; kişiye özeldir.

Neden Bazımız Tatlıya, Bazımız Karbonhidrata Yönelir?

Stres, üzüntü, yoğunluk gibi durumlarda vücutta kortizol adlı stres hormonu artar. Kortizol yükseldiğinde iştah artışı olur ve özellikle hızlı enerji veren besinlere yönelim başlar.

Tatlı sevenlerde bu genellikle şekerli gıdalar olurken, bazı kişilerde bu ihtiyaç ekmek, makarna, pilav gibi karbonhidratlarla karşılanır. Çünkü karbonhidrat tüketimi, beyinde serotonin adı verilen ve “iyi hissetme” ile ilişkili olan kimyasalın artmasına yardımcı olur.

Yani kişi tatlı yediğinde ya da karbonhidrat ağırlıklı beslendiğinde aslında şunu yaşamaya çalışır:
Rahatlamak.

Bu Bir İrade Sorunu Değil

Danışanlarımla konuşurken özellikle altını çizdiğim bir nokta var:
Bu durum iradesizlik değildir.

Beyin stres altındayken kısa vadede rahatlatacak çözümler arar. Yemek, ulaşması en kolay ve en hızlı çözümlerden biridir. Bu yüzden “kendimi tutamadım” cümlesi, çoğu zaman bir davranış değil, bir biyolojik tepkiyi anlatır.

Ancak sorun şu noktada başlar:
Her stres anında tek çözüm yemeğe bağlanırsa.

Duygusal Açlık ile Fiziksel Açlık Nasıl Ayırt Edilir?

Fiziksel açlık:

Duygusal açlık ise:

Bu ayrımı fark edebilmek, beslenme düzenini değiştirmede en önemli adımdır.

Yemek Yasaklanınca Sorun Çözülmüyor

Sürekli yasaklarla ilerleyen diyetlerde genellikle iki sonuç görülür:
Ya kişi diyeti tamamen bırakır ya da suçluluk duygusu artar.

Oysa sağlıklı beslenme, yemeği düşman ilan etmek değil; yemeğin hayatımızdaki yerini doğru konumlandırmaktır. Tatlıyı tamamen hayatından çıkaran biri, çoğu zaman daha büyük bir tatlı isteğiyle geri döner.

Peki Ne Yapabiliriz?

Danışanlarıma şu basit ama etkili soruyu soruyorum:
“Şu an aç mısın, yoksa yorgun mu?”

Bu sorunun cevabı bazen gerçekten yemek olur.
Bazen su içmek,
Bazen kısa bir yürüyüş,
Bazen de sadece dinlenmek.

Ama bu farkındalık oluştuğunda, yeme davranışı otomatik olmaktan çıkar.

 

Duygularla beslenme arasındaki ilişkiyi yok sayamayız. Ama bu ilişkiyi yönetmeyi öğrenebiliriz. Tatlıyı ya da karbonhidratı suçlamak yerine, neden o an onlara ihtiyaç duyduğumuzu anlamak daha kalıcı bir çözüm sağlar.

Beslenme sadece “ne yediğimiz” değil, neden yediğimizdir.

Ve belki de asıl soru şudur:
Bedenim mi istiyor, ruhum mu?

Exit mobile version