* Asla yalan söylemeyin!
* Hiçbir zaman dürüstlükten şaşmayın!
* Söz ağızdan çıkar, anlaşma yaptığınız bir alışverişten zarar etseniz bile dönmeyin!
Yarın Erdemoğlu ailesinin ülke genelinde yaptığı hayır hizmetlerinin birine daha tanık olup gurur duyacağız.
Üniversite eğitimi sırasında, kendi ifadesi ile, gece yolculuğunda otobüsleri otel yerine koyarak başladığı ticaret hayatındaki ilk adımlarını attığı Trabzon’a duyduğu minnet borcunu ödemek için Sayın İbrahim Erdemoğlu’nun kendi adını taşıyan Spor Meslek Lisesi ve spor salonundan oluşan eserin açılışı gerçekleştirilecek.
Anadolu’nun bu üç güzel köşesinin ”Trabzon-Gaziantep-Besni” dostluk motifine çok güzel ve renkli bir ilmek daha atılacak. Bu özel ve güzel günün anısına bu kazanımların bereketi ve sigortası olabilecek bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim.
Yukarıda sadece üç maddesini yazdığım Sayın Mehmet Erdemoğlu’nun hepimiz için yaşam felsefesi olması gereken öğütlerinin henüz kendisi sırtında savan satarak yaşadığı dönemlerde harfiyen uyguladığına olan tanıklığımı ve o bilge insanın bizzat kendisinden duyduğum bu güzel meziyetin herkes tarafından bilinmesini istedim.
Bir Hatıra:
2006 yılının başları… Değerli üstadım merhum Şekip Önder ile birlikte geçmiş olsun ziyareti için Gaziantep’te evindeyiz. Eskişehir merkezli seyyar satıcılık, o yıllarda orada görevli Ağır Ceza Mahkemesi başkanı merhum Hüseyin Baykara’dan gördüğü yakınlık, söz sohbet, Besni ve Antep derken söz Gaziantep’e gelme ve işe başlama konusuna gelmişti.
Artık seyyar satıcılığın sonuna gelmişti; Çocuklar büyümeye başlamış onların her an yanlarında olmak ve iyi bir esnaf olmaları için çaba göstermesi gerektiğine inanıyordu.
Gaziantep’e taşınıp kilim imalat işine girmeyi planlamıştı.
Oturduğu evi ipotek vererek Besni Esnaf ve Sanatkârlar Kooperatifinden 10 bin lira kredi talebinde bulunur.
O yıllarda Besni Esnaf Kefalet kooperatifinden kredi alan birçok esnafın gurbete taşındığı aldığı parayı kendilerine sermaye ettiği ve geri ödeme konusunda sıkıntılar yaşanıyordu.
Kooperatif yönetimi ilke olarak parayı Besni’de kullanmayanlara kredi verilmemesi yönünde bir karar alır. Kendisine sorduklarında açık açık, Gaziantep’e taşınıp kilimcilik yapacağını beyan eder.
Aslında o dönemin önde gelen siyasetçilerinin araya konulması ile de kredinin alınabildiğini bilmektedir ve asla bu yola tenezzül etmez. Kredi işinden vazgeçer.
Kendi evini satılığa çıkarır ve 12 yıl sonra dünürü olacak terzi esnafı Hüseyin Uslu’ya on iki bin beş yüz liraya pazarlığı bitirir. Ortada sadece sıkışılan el vardır.
Evin satılacağını işiten komşularından birisi haber göndererek bir tanıdığı için müşteri olur. Fiyat sorulur. Kapora falan alınmamıştır. On beş bin lira teklif edilir. Hiç düşünmeden kabul etmez ve derki: “Ben o adama söz verdim, şimdi hanımına, çocuklarına veya eşine dostuna söylediyse yakışık almaz.”
Sonuç olarak ev on iki bin beş yüz liraya terzi Hüseyin Uslu’ya satılır ve 1970 yılının haziran ayında okullar tatil olunca ailece Çıksorut semtindeki Kepenek Mahallesindeki kiralık eve taşınırlar ve hayat mücadelesi başlar.
Bu konu ile ilgili son sözleri halen kulaklarımda ve aynen şöyleydi:
“Yaa, Hasan Efendi, bu servetin bereketi belki ide o iki bin beş yüz lirada gizlidir!”
İşin en can alıcı noktasıda şöyle oldu;
1999 yılının sonlarında 1969 yılında kredi vermeyen kooperatif yöneticilerinden birinin çok mağdur durumda olması nedeni ile o dönemin parası ile 501 milyon bağ-kur borcunu yatırıp ben ve merhum Hasan Güleken aracılığı ile emekli etmesiydi
Bir öğüdüne daha canlı canlı tanık oluyordum
* Kimseyi horlamayın