Medeni dünyanın insanlığa sunduğu tüm gelişmelerin tüketicisi konumundaki Türkiye, kendilerini ilahi gücün yeryüzündeki temsilcileri gibi sunanların esaretinde, “ZİHİNSEL DEPREMLER” yaşamaya devam ediyor! Siyasilerin kurduğu düzenek, aksamadan işlemeye devam ediyor. Oluşturulan din ve ekonomik tükenmişliklerle esaret altına alınan yığınlar, “sunulan absürt ne varsa, hepsinin tüketicisi olma” konusunda giderek uzmanlaşıyor! Liyakatin ehil olmayan ironik tipler eliyle can çekiştiği şu günlerde, fıkralarla Türkiye gerçeği pireleri zıplatmaya devam ediyor!
Bir bilim adamı pirelerle deney yapıyor. Pireye “Sıçra” diyor. Pire sıçrıyor. Pirenin kanatlarını
koparıyor ve “Sıçra” diyor, pire yine sıçrıyor! Raporunu şöyle yazıyor: “Pire kanatları kopmuş olarak zıpladı.” Ayaklarını koparıyor ve “Sıçra” diyor, pire zıplayamayınca 2. raporu şöyle yazıyor: “Pirenin ayakları kopunca, “KULAKLARI” duymuyor.”
Fıkradaki ironik reaksiyon, Türkiye sosyolojisiyle uyumlu ! Mantığın devre dışı bırakıldığı, hezeyanların kutsandığı, kendini ilahlaştıranların tahakkümünde debelendiği gün gibi ortada Türkiye’nin ! Sebep sonuçların mantığın çok uzağında nedenlere bağlandığı şu dönemde, yönetimdeki “LİYAKATSİZLERİN” tüm sorunları zıplamayan pireye bağlaması an meselesi ! Ayakları kopunca sağır olan pire misali, ekonomik nedenler ve oluşturulan din algısıyla kitlelerin sorgulayan yönleri, vatan edebiyatıyla hezeyanlara bağlandıkça, ülkede istismar siyaseti pirelere ayak olmaya devam ediyor! Sosyolojinin realiteden kopup mankurtlaşması karşısında siyasi seçeneklerin silikleşmesi ivmesiyle, ilah modunda yığınları kanalize eden bir siyasi anlayış Türkiye’yi sefalet ve dalalet girdabında boğmaya devam ediyor!
Aynı çukura isteyerek atlayan yığınların oluşum süreci, muhtaç hale getirilmiş, lider kültü etrafında dal olmayı seçmiş, hazır fikirlerin oltasına kapılmaya razı bireylerce sağlanmıştır. Cumhuriyet kazanımlarını unutmuş, haklarını almayı lüks saymış, medeni dünyanın uzağındaki alt kültür sosyolojisi, esaret altında çağdaş dünyanın avantajlarına ulaşmaya çaba göstermemiş, liderin Nirvana’dan haykırışlarına gözyaşlarıyla alkış tutmuştur ! Her anlamda dünyanın en ağır krizinide yaşasa da , bunu hayatın bir zarureti olarak gören yığınların seçenekler karşısında kör oluş süreci, mantıksal kurguların absürt sebeplere bağlanmasıyla kendini bulunduğu alanda rahat hisseden lider endeksli kişilerin olması yakın dönem Türkiye’nin en büyük handikabı olmuş, sürekli ülkeyi patinaj halde tutmuştur. Bu düzelemeyecek kadar ağır bir travma, psikolojik esaret, nihayetinde Nirvana tutkunlarının oynadığı piyes ve robotlaşmış yığınlar fotoğrafıdır!
Türkiye sürekli gelecekte pembe hayallerde yaşatılan bireylerin seçimleriyle oligark ruhlu kukla oynatıcıların esaretinde debelenmeye devam ediyor! Zihinsel dönüşümleri yıpratılan sosyolojinin bu girdaptan kurtuluş süreci mucizelere bağlıdır! Kukla oynatıcıların oksijen tüpüne bağlı yaşayanların, aldığı nefesi lüks sayması karşısında, medeni dünyanın yapacağı hiç bir şey yoktur! Sağır pirelerin mantıksal kurgusuyla uyumludur! Herkese önce yere vuracağı bir ayak lazımdır! Havada yaşayan, zihinsel etiketlerle kul olmayı seçmiş yığınlara bu CUMHURİYET çok lükstür!
DİPNOT:
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.
Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10’da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10’da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!
Bu süreçte sosyolojinin içinde bulunduğu esareti ortaya çıkarak hiç bir güç yoktur! PİRELER SAĞIRDIR!
YORUMLAR