ALİ İHSAN YİNANÇ

Tarih: 26.05.2018 16:21

USTA

Facebook Twitter Linked-in

Hiç önemli değildi.
Markanın yazılışı, orijinal okunuşu .
Yöre halkı, kendi ağız ve şivesine göre, algıladığı duruma göre söylerdi.
Şavrole, Inter, Fort, Cip...
Geçmişte oto ve kamyon adları idi bunlar.
Hepsinin ortak adı, makine idi.
Yollar bozuk, yük ağır olunca; arızalar da sık olur elbet.
Şu markanın servisi, bu markanın servisi diye bir şey yoktu benim ilçemde.
Usta vardı.
O her şeyin ustası idi...
Büyük motordan çıkan piston veya dişliyi, küçük motora alıştırırdı.
Torna dedikleri aletin bile, elle çevrilen kolu vardı.
Birazı torna ile, kalanı da eye veya zımpara ile ayarlanırdı.
Bu işlemin adı, ALIŞTIRMA idi...
Motor olsun, şanzıman olsun, difrensiyel olsun...
Hiç fark etmez.
Gitmişse Ustaya...
Alıştırılacak demekti.
Alışmış otosunu, kamyonunu alıp giden şoför, dönüşte Ustaya uğrar.
Çay, sohbet faslından sonra, tamir edilen yerden çok ses geldiğini söyler.
Şikayetlerini sıralar...
Usta sakinliğini bozmadan dinler.
İskemlesine yan oturur.
Ayağını, ayak üstüne atar.
?Alışır, alışır? diye yanıtlarken, müşterinin yüzüne bile bakmazdı.
Zaman geçtikçe sesler artsa da...
Alışırdı şoför beyin kulakları o sese...
Günler geçip, kalmışsa bir dağ başında araç...
Parasını peşin alıp, giderdi yeni işe.
Tamir olasılığı varsa...
Araç sahibi, inek, koyun gibi bir şeyleri yine satması gerek...
Mümkün değilse tamiri, ?miadı dolmuştur? der.
İşi bitirirdi.
Günler geçti.
Servisler oluştu.
Her şeyin bir miadı varsa..
Ustanın da miadı dolmuşsa...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —