Doç. Dr. Mesut Gül: “Meme Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarabilir”

Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mesut Gül, meme kanserinde erken tanının önemi ve tedavi yöntemleri üzerine bilgilendirmelerde bulundu.

Her yıl Ekim ayında gerçekleştirilen “Meme Kanseri Farkındalık Ayı,” dünya genelinde yaklaşık 2 milyon kadını etkileyen bu hastalığın erken taramasını ve önlenmesini teşvik etmek amacıyla düzenlenmektedir. Bu ay boyunca tüm dünyada yapılan farkındalık etkinliklerinde “Pembe Kurdele” teması öne çıkmaktadır. Meme kanseri, erkeklerde de görülebilmesine karşın, genellikle 50 yaş üzeri kadınlarda daha sık rastlanan bir kanser türüdür. Ancak son yıllarda daha genç kadınlarda da görülmeye başlandığı gözlemlenmiştir.

Erken tanı ve tedavinin kritik önemine dikkat çeken Doç. Dr. Mesut Gül, “Meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyerek tümör oluşturduğu bir hastalıktır. Genellikle süt kanallarında ve süt bezlerinde başlar. Meme kanserinin iki ana türü bulunmaktadır: İnvaziv (Yayılım Gösteren) Karsinom, burada kanserli hücreler meme dokusunu aşarak çevre dokulara yayılma potansiyeline sahiptir. Meme kanserlerinin büyük bir kısmı bu türdendir. Yayılma özelliği gösteren kanserler arasında, meme kanallarını oluşturan hücrelerden kaynaklanan duktal karsinom en sık rastlanan türdür ve beş farklı alt türe sahiptir. Diğer tür ise Noninvaziv (Yayılma Göstermeyen) Karsinom olup, bu türde kanser hücreleri memedeki süt kanallarında veya lobüllerde kalır ve yayılmaz. Bu kategoride de iki farklı alt tür bulunmaktadır” dedi.

“Fiziksel Aktivite Eksikliği Meme Kanseri Riskini Artırabilir”

Meme kanseri risk faktörleri hakkında bilgi veren Doç. Dr. Gül, şu şekilde devam etti: “Hareketsiz yaşam tarzı, fiziksel aktivite eksikliği meme kanseri riskini artırabilir. Aşırı kilolu veya obez olmak da riski artıran unsurlardandır. Ayrıca sigara içmek, kanser riskini yükselten önemli bir faktördür. Hiç doğum yapmamış olmak ve geç yaşta (35 yaş ve üzeri) anne olmak, meme kanseri riskini artıran diğer unsurlardandır. Hiç emzirmemek, emzirmenin meme kanseri riskini azaltıcı etkisi vardır. Menopoz sonrası uzun süreli hormon tedavisi (HRT) kullanmak da risk oluşturabilir. Alkol tüketimi de bu risk faktörleri arasındadır.”

“Meme Kanseri Kadınlarda 100 Kat Daha Fazla Görülmektedir”

Değiştirilemeyen risk faktörlerine de değinen Doç. Dr. Gül, şunları kaydetti: “Meme kanseri, kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 100 kat daha fazla görülmektedir. Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artar. BRCA1 ve BRCA2 genlerine sahip olmak da önemli bir risk faktörüdür. Ailede meme kanseri öyküsü bulunan birinci derece akrabalar (anne, kız kardeş, kız çocuk) varsa, risk iki kat artmaktadır. Ancak, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 85’i, ailesinde meme kanseri öyküsü bulunmayan kadınlarda görüldüğünü unutmamak gerekir. Bir memede kanser teşhisi konulması, diğer memede veya aynı memenin farklı bölgelerinde kanser riski artırmaktadır. İyi huylu meme kitleleri, ilerleyen dönemlerde meme kanseri riskini artırabilir. Ayrıca, erken adet görmek ve geç menopoza girmek de risk faktörleri arasında yer alır. Göğüs kafesi bölgesine alınan radyoterapi geçmişi de uzun vadede meme kanseri riskini artırabilir.”

Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mesut Gül, erken tanının önemine ve tedavi yöntemlerine dair, “Meme kanseri, erken evrelerinde genellikle belirti vermez. Bu nedenle düzenli kontroller ve tarama programları son derece önemlidir. Kadınların kendi kendine meme muayenesini öğrenmeleri ve düzenli olarak yapmaları, erken tanı için kritik bir adımdır. Erken dönemde meme kanserine tanı konması, tedavi başarısını artırır ve sağ kalım süresini uzatır. Bu nedenle, 40-69 yaş aralığındaki tüm kadınların 2 yılda bir mamografi çektirmeleri önerilmektedir. Risk faktörü yüksek olanlar için ise bu taramanın yılda bir kez yapılması tavsiye edilir” şeklinde konuştu.

Exit mobile version