1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalar yapan Op. Dr. Erkurt, meme kanserinin kadınlar arasında en yaygın kanser türü olduğunu ifade etti. “Her 8 kadından biri meme kanseri riski taşımaktadır. Türkiye’de her yıl yaklaşık 25 bin kadına meme kanseri teşhisi konuluyor,” dedi.
“Erken Tanı Altın Standarttır”
Meme kanserinde erken tanı ve tedavinin önemine dikkat çeken Op. Dr. Erkurt, memenin alınmasına gerek kalmadan bu hastalıktan kurtulmanın mümkün olduğunu belirtti. Meme kanseri risk faktörlerini ise şöyle sıraladı: “İleri yaş, aile hikâyesi (birinci ve ikinci derece akrabalarda meme kanseri bulunması), bazı ailesel kanser sendromları, erken yaşta adet görmek, geç menopoza girmek ve doğum kontrol haplarının kullanımı.”
Kanser Belirtileri
Op. Dr. Erkurt, meme kanserinin belirtilerine de değinerek, “Ele gelen ağrısız, sert yapılı, hareketsiz ve düzensiz sınırlı bir kitle, iki meme arasında şekil ve boyut farklılığı, meme cildinde kızarıklık, morarma, ödem, meme başında renk değişikliği, kabuklanma, çöküntü ve meme başından kanlı veya kansız akıntı. Ayrıca koltuk altında ele gelen şişlikler de belirtiler arasında yer alıyor,” ifadelerini kullandı.
“Erken Teşhis Hayat Kurtarır”
Erken teşhisin önemini vurgulayan Op. Dr. Erkurt, “Kendi kendine yapılan meme muayenesi, yıllık genel cerrahi uzmanı kontrolü ve 40 yaşından itibaren yıllık mamografi kontrolleri meme kanserinin erken teşhisi için kritik öneme sahiptir,” dedi.
Şüphelenilen kitlelerde tru-cut (iğne) biyopsisinin altın standart yöntem olduğunu belirten Op. Dr. Erkurt, bu yöntemle kitlenin iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunun kesin olarak tespit edilebileceğini ifade etti. Ayrıca, kötü huylu bir durumda hastalığın tipi, yayılımı ve evresinin belirlenerek tedavi planlamasının sağlanabileceğini ekledi. “Erken evrede yakalanan meme kanserlerinde, memenin alınmasına gerek kalmadan tümöre doğrudan müdahale edilebilmektedir. İleri evrelerde ise meme alınsa bile aynı seansta protezle yeni bir meme yapılabilir,” şeklinde konuştu.