Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Adıyaman’da gerçekleştirilen Halk Buluşmasına katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Hepinize merhabalar. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ama sözlerime başlamadan önce… Biraz önce Abdurrahman Tutdere’nin evindeydim. Kapının önünden bir amcam ‘Girmem lazım’ demiş, ‘Konuşmadan önce onu görmem lazım.’ Aldık, içeriye geldi. ‘Adıyaman’a geldin’ dedi, ‘He mi?’ Dedim ‘He.’ ‘Konuşacaksın.’ ‘Konuşacağım.’ ‘Böyle mi konuşacaksın?’ ‘Böyle konuşacağım.’ ‘Öyle olmaz’ dedi. ‘Nasıl olur?’ dedim. Bunu (kasket) verdi bana. İyi mi? Güzelliği güneşinin doğuşunda, asaleti tarihinde saklı, acıyı da umudu da en derinden yaşayan güzel insanların memleketi Adıyaman. Hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi. Özel, şunları söyledi:
“DEPREMDE İLK HABERİ ADIYAMAN’DAN ALDIK”
“6 Şubat depreminde ilk haberi Adıyaman’dan aldık. İlk açtım televizyonu haberi alınca, Adıyaman Valisi ‘Karşıda bir apartman var. O yıkılmış’ diyordu. ‘Aman inşallah sadece bir apartmandır’ dedik. Güneş doğdu, bir gördük ki Adıyaman yerle bir. 11 şehir yerle bir. En çok acının yaşandığı, en çok kaybın yaşandığı, hepimizin yüreklerini sızlatan Adıyaman’da deprem boyunca iki ay kaldım. Defalarca buraya geldim, gittim. En son ayrılırken ‘İyi günlerde görüşelim’ dedik ve ayrıldık. Sonrasında yerel seçimlerde, seçimden sonra belediyeyi kazandığımızda geldik, görüştük. Ama bugün yine burada bir üzüntüyle, bir acıyla, bir kızgınlıkla bir aradayız.”
“TUTDERE’NİN DÜRÜSTLÜĞÜNE, CESARETİNE, ÇALIŞKANLIĞINA KEFİLİM”
“Bizi bugün burada toplayan aslında bambaşka birisi. Benim iki dönem Meclis’te birlikte çalıştığım, dürüstlüğüne, cesaretine, çalışkanlığına kefil olduğum, depremde defalarca geldiğimde hep bir enkazın başında bulduğum, bir gün kendi beş yaşında yeğenini, ablasını, eniştesini elleriyle enkazdan çıkarıp köyde defneden, taziye bile almadan Adıyaman’ın diğer enkazlarının başına koşan, benim sevdiğim, sizin evlat gibi, kardeş gibi bağrınıza bastığınız Abdurrahman Tutdere için bugün buradayız. Abdurrahman Tutdere, milletvekiliydi. Deprem yaşandı. Sonra ben Genel Başkan oldum. Genel Başkan olarak illere görevlendirmeler yaptık. Anketler yapıyoruz, çalışmalar yapıyoruz. Allah biliyor ya Adıyaman’dan çok da umudum yok. Çünkü burası Sayın Erdoğan’ın yüzde 65 oy aldığı bir şehir. Gelen, giden arkadaşlar rapor yazdılar bize. Bir baktım rapora diyor ki ‘Genel Başkanım, anket filan yaptırma. Adıyaman kararını çoktan vermiş. Adayı belirlemiş. Gönlünde, aklında seçmiş; Abdurrahman Tutdere.’ Aday yaptık. Bir sene önce Tayyip Bey’e yüzde 65 oy veren Adıyamanlı, iki oydan birini Abdurrahman’a verdi. Abdurrahman, diğer rakiplerinin iki katından fazla farkla Adıyaman’a, bu şehrin emini seçildi. Şehremini seçildi. Abdurrahman’a solcusu da oy verdi, sağcısı da oy verdi. Milliyetçisi de verdi, muhafazakarı da verdi. Türk analar da mezar başında ağıt yakarken ‘Abdurrahman’ dedi, Kürt analar da ağıt yakarken ‘Abdurrahman’ dedi. ‘Bu şehre onu aday edin’ dedi. Abdurrahman Başkan izliyordur. 48 derece sıcak. Meydan hınca hınç dolu. Hepsi sana bir tezahürat yapmak istiyor. Diyorlar ki ‘Tutdere, Tutdere.’ Bugün öyle bir durumdayız ki seçildiği andan itibaren bütün belediye başkanlarına, ‘Adıyaman’a bir şey yapmanız lazım…’ Belediyeler birliğine, bana, kimi görürse ‘Adıyaman’a bir şey yapmanız lazım’ diyen… Bakın şöyle bir baktım. 98 parkı yeniden yapmış; onarmış ya da sıfırdan yaptırmış. Ya kendi yapmış, ya Türkiye’deki belediyelerimize yaptırmış. Beş tane yeni kütüphane yapmış gençlere. Kreş yapmış. Halk ekmek fabrikası yapmış. Belediye binası yok. 255 bin ton; bir daha söylüyorum, 255 bin ton asfalt dökmüş bu şehre. AFAD’ın su götüremediği yere belediye olarak tanker tanker su taşımış. Memnuniyet anketinde baktık, yüzde 67 ile kendi kapsamındaki belediyelerde en yüksek memnuniyet oranında ikinci sırada.”
“BİRİLERİNDE BÜYÜK HAZIMSIZLIK YAPTI”
“Şehir, ondan razı. Bütün anketler gösteriyor ki bir dahaki sefer Abdurrahman Tutdere, Türkiye rekoruyla tekrar kazanacak Adıyaman’ı. Hal böyle olunca birilerinde büyük bir hazımsızlık yaptı. Zaten biliyorsunuz 19 Mart darbe sürecinin içindeyiz. 31 Mart’ta parti 47 yıl sonra birinci parti olunca, Türkiye’nin yüzde 65’ini kazanınca, Ege’nin tamamını kazanınca, yedi bölgede il ya da büyükşehir belediyesi olan tek parti Cumhuriyet Halk Partisi olunca bunun önünü kesmek için bir darbeye giriştiler. Sizin çok sevdiğiniz ve 23’ünde de 15,5 milyon kişiyle arkasında durduğunuz Ekrem İmamoğlu Başkanımızı gözaltına aldılar, tutukladılar, Silivri’ye koydular. Bu sefer kendiniz başardınız. Yardıma gerek yok. Jimmy jibci çek bakalım, şu kalp yapan kızı çek. Sloganları o başlatıyor. Kaç yaşında o? 13. Adın ne senin? Aylin. 13 yaşında bütün sloganları o başlatıyor, Aylin’e kocaman bir alkış. O günden bugüne ilk gün demişti ki ‘Birbirlerinin bir ay sonra yüzüne bakamayacaklar.’ Demişti ki ‘Ailelerinin bile yüzüne bakmaya utanacaklar.’ Ben bugün Abdurrahman’ın evinden geliyorum. Güzel kızının, değerli eşinin, anasının, babasının Genel Başkan’ın gözünün içine baka baka söylüyor. ‘Sayın Genel Başkanım iftira atıyorlar. Kıskanıyorlar. O yüzden böyle yapıyorlar’ diyor. Adıyaman’ın gözünün içine bakarak söylüyorum. Hepinizin yüzüne bakarak söylüyorum. Ekrem Başkan’ın da Abdurrahman Başkan’ın da sonuna kadar arkasındayız. Namusumuz kadar kefiliz onlara. Ama bir cenaze vardı. O cenazede Cumhurbaşkanı’nın oğlu ile Cumhurbaşkanı’nın şimdi yurtdışında kendisini, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etmekle görevlendirdiği büyükelçi; zamanın bakara-makaracı bakanı cenazede bile birbirinin yüzüne bakmıyorlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi, birbirinin gözünün içine bakan, birbiri ile omuz omuza duran, birbirini seven, sayan, bu ülkeyi sevenlerin partisiyiz. Siz birbirinin yüzüne bakamayanların, kuyusunu kazanların partisisiniz.”
“CADI KAZANI GİBİ BİRBİRLERİNİ KARIŞTIRIYORLAR”
“Bir İletişim Başkanı vardı. İletişim Başkanı, tabii Erdoğan’ı kızdırmış. Niye? ‘Kardeşim TRT elinde, Anadolu Ajansı elinde, bütün televizyonlar, gazeteler elinde. Devlet elinde. Ama 19 Mart’a adamlar, darbe diyor. Yapılan işe, siyasi yargılama diyor. Ben yolsuzluk diyorum. Vatandaşın yüzde 25’i Erdoğan’a inanıyor, yüzde 75’i Özgür Özel’e. Bir tane otobüsle bir mikrofonu, 2,5 kanalı yenemediniz’ diye fırça atmış ona. Şimdi onun yerine geçmek için RTÜK Başkanı ne kuyular kazdı ne taklalar attı. Bütün Ankara biliyor. TRT değişecek, Anadolu Ajansı değişecek. Cadı kazanı gibi birbirlerini karıştırıyorlar, kuyusunu kazıyorlar. Bir yanda hapiste olmasına rağmen, tutsak olmasına rağmen Türkiye’nin geleceğini planlayan, iktidara hazırlanan Ekrem İmamoğlu; bir yanda birbirinin kuyusunu kazan, tükenmiş AK Parti iktidarı var.”
“GÖRÜŞTÜKLERİNE DAİR BİR TANE KANIT YOK”
“Şimdi bu süreçte Abdurrahman Başkan’a şöyle bir kumpas kurdular. Bir iftiracı var. ‘Suç örgütü’ diyorlar. Güya itiraf ediyor. Onu salıyorlar. İftira attıklarını alıp içeri atıyorlar. Bu demiş ki ‘Ben Adıyaman belediyesinden alacaklıydım. Param birikti. Gittim, Abdurrahman Tutdere’yi gördüm. Beni filancaya yolladı. Onlar da benden paramı ödeme karşılığında rüşvet aldı.’ Tabii yalan. Şimdi buradan Adıyaman’dan bütün Türkiye’ye söyleyelim. O kişinin Adıyaman’a geldiği, belediyeye girdiği, görüştüğü, telefonla görüştüğü bir tane kanıt yok, ispat yok. Asla ve asla böyle bir şeyi kanıtlayamıyorlar. Dönüp de ödemelere bakıldığında birikmiş de almadığı bir ödeme de yok. Her ay ödemelerini düzenli almış. Alacağı bitince de anlaşma bitmiş. Anlaşmayı Abdurrahman değil, ondan önceki AK Partili belediye başkanı yapmış. Ödemesinde, hak edişinde hiçbir birikme olmamış, hiç aksamamış, hiç hızlı ödeme almamış. Ödemeler bitince ne olmuş biliyor musunuz? Abdurrahman yeni ihale açmamış. Toplam 103 tane belediyeye araç almış ve o ihaleyle yaptırılan işi Adıyaman’ın, belediyenin kendi işçilerine yaptırmış. Dünya kadar tasarruf sağlamış. Bir yanda parayla adama verip, o adama iftira attıranlar. Bir yandan ihaleyi yapmayıp, araç alıp, belediyeye kar ettiren Abdurrahman Tutdere var. Hal böyle olunca tabi İstanbul’dan kalkıp buraya geldiler. Onlarca polisle birlikte evi sardılar. Aldılar, baktılar burada yok. Ankara’ya gitmiş gece uçağıyla. Ankara’daki evi bastılar. Gidip oradan İstanbul’a götürdüler. Dünya kadar yalan attılar ama Tutdere’nin avukatları ispatları koyunca ne yapacaklar? Bıraksa adı büyük, bırakacak, nasıl bırakacak? Ev hapsine koydular. Bir şehrin belediye başkanının ayağına kelepçe takıp, onu o şehirde evde tutmak, onun o şehirde evde tutulması, belediyeye gelmesine, sokağı gezmesine, hizmet etmesine engel olunması tam bir akıl tutulması, tam bir akıl tutulması. Bu şehir ‘Abdurrahman gelsin’ diyor. ‘Burayı o ayağa kaldırır’ diyor. Bakın Malatya’da Veli Ağbaba yüzde 38 aldı, rekor oy. Son hafta 40-42 seçimi kazanmak üzereydi. Şu yalanı yaydılar. ‘CHP gelirse yerinde dönüşüm olmaz, o yüzden AK Parti’ye oy verin.’ Malatya’da AK Parti kazandı, AK Partili belediyelerde yerinde dönüşüm oranı yüzde 15’te kaldı. Abdurrahman Tutdere yerinde dönüşümde yüzde 90’ı aştı. Al sana CHP’li belediye. Abdurrahman’dan razı mısınız? Razı mısınız? Bu benim sesim değil, bu Adıyaman’ın sesi. Adıyamanlıların sesi. O yüzden bir an önce Abdurrahman’ın tamamen özgürlüğüne kavuşması, Adıyaman’a kavuşması, işinin başına geçmesi ve çalışması lazım. Bu sırada benden size hem selam yolladı, bak bir de ne dedi? ‘Genel Başkanım canlı yayında verirler’ dedi. ‘Aman ha söyle. Memleketimde bademe, cevize, fıstığa, üzüme don vurdu. Büyük zarar var. Bu zararın karşılanması için söz verdiler, şimdi ertelediler. Kasıma attılar. Dayanacak güç kalmadı’ dedi. Yine Adıyaman’ın sesini duyurmak, sizin, çiftçiler için bir şeyler yapmak istedi. Buradan sesleniyoruz. Bütün Türkiye’deki don felaketine ve Adıyaman’a sahip çıkılması istiyoruz.”
“2,5 YILDA İŞİN SADECE YÜZDE 40’INI YAPTILAR”
“Bu arada Abdurrahman yerinde dönüşümü yüzde 90’ın üstünde talepleri karşılayıp düzgün yaptı ama, işini düzgün yapamayanlar var. Bak Sayın Murat Kurum, Erdoğan 650 bin konut sözü verdi, geçen gün 250 bininci konut teslimi diye söyledin, sözün yüzde 38’i tutulmuş. Adıyaman’da söz verilen konutların sadece yüzde 42’si teslim edilmiş. Konutu veriyorsun ama örneğin Gölbaşı’nda sordum. 450 konut teslim edilmiş, 150’si geçmiş oturuyor, 300 oturmuyor. Neden oturmuyor? Çünkü henüz eksikler var, kanalizasyonlar dereye akıyor, sular bağlanırsa kaçak bağlanıyor, dünya kadar eksik var. Bir yandan da kira yardımı kesiliyor, aidat başlıyor. Ama her şeye rağmen ‘Verdim’ dedikleri bile Adıyaman’da yüzde 42. Bir yılda herkes evine girecek diye oy alanlar, bir yılın değil 2,5 yılın sonunda 100 depremzedenin 60’ını halen daha konteynerde tutuyorlar, halen daha gurbette tutuyorlar. 30 bin kişi nüfusu azaldı Adıyaman’ın, maalesef geri gelmiyor. Göç kalıcı hale geliyor. Bunun için bir yanda bütün imkansızlıklara rağmen sözünü tutan Abdurrahman Tutdere, Cumhuriyet Halk Partisi, bir yandan depremzedeyi kandırıp oyunu alan 2,5 yılda daha işin yüzde 40’ını yapan AK Parti’nin iktidarı var. Biz Abdurrahman’ın da bütün belediye başkanlarımızın da sonuna kadar arkasındayız, hepsini yürekten kutluyorum.”
“KÜRT’Ü İLE TÜRK’Ü HEP BERABERİZ, OMUZ OMUZAYIZ”
“Adıyaman ve Abdurrahman, Kürtlerle Türklerin el ele, kol kola, omuz omuza verebildikleri, aynı doğruda birleştikleri bir şehir ve bir insandır. Abdurrahman’ı Kürt ve Türk analarının ortak ağıtları adaylaştırmıştır. O da bu kentte sahip çıkmıştır. Şu anda Türkiye’de tarihi bir süreç, tarihi bir fırsat var. Terör örgütü silah bırakıyor ve Cumhuriyet Halk Partisi tarihsel tutarlılığı içinde ‘Bu ona mı yarar, buna mı yarar’ demeden ‘Bu millete yarar. Kürt’ün de Türk’ün de gözünün yaşını siler. Gidenler gelmez, ama yeni analar ağlamaz, yeni yürekler yanmaz’ diyor. Şehit ailelerini ve gazileri incitmeden yapılabilecek bu sürece Meclis’te en olumlu katkıyı vermek istiyor. Dün Sayın Erdoğan çıktı, güya tarihi bir konuşma yaptı. Tarihi bir gaflet içinde olduğunu gösterdi. Yine ayrımcılık, düne kadar DEM, DEM’liler, DEM’e oy verenler, DEM’e selam verenler teröristti. Şimdi ‘Biz, MHP, DEM anlaştık. Birlikte yol yürüyeceğiz’ diyor. Buradan şunu söylemek isterim. DEM Parti’nin kurumsal kimliğine bütün saygımla, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kürtlerle ilişki kurmak için ve Kürtler için iyisini istemek için DEM Partisi’ne ihtiyacı yok. DEM Parti’nin de Türklerle ilişki kurmak için Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihtiyacı yok. Ama Kürtlerin de Türklerin de bir arada olmak ve geleceği kurmak için birbirine ihtiyacı var. Birbirimize ihtiyacımız var. Buradan açıkça söylüyoruz. Terör biterse, barış olursa, kardeşlik olursa, kaçırmakta olduğumuz treni yakalayabiliriz. 21’inci yüzyılın ikinci çeyreğinde Avrupa’nın bir parçası, Avrupa Birliği’nin tam üyesi olabiliriz. Cumhuriyet Halk Partisi hem kalkınmak için, hem ülkenin gelişmesi için, doğru dış politika için, bir daha savaşlar olmaması için; bu süreçte kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden, ona o, buna bu demeden canı gönülden barışı istiyor, kardeşliği istiyor, omuz omuza bu ülkeyi kalkındırmak istiyoruz. Sürekli ‘Biz ve onlar’ diyenler, ‘Evet açsın, yoksulsun, işsizsin. Ama tehlike büyük, beka sorunu var. Oyu bana vereceksin’ diyenler, Adıyaman’ın DEM’li de olsa AK Parti’li de olsa MHP’li de olsa CHP’li de olsa; gencini işsiz, emeklisini aç, asgari ücretlisini yoksul edenler, artık bu bitti. Bunun böyle olmasına izin vermeyeceğiz. Birilerini şeytanlaştırıp kendi arkanı kalabalıklaştırma işleri bitti. Şimdi diyor ki ‘Biz üçümüz birlikteyiz.’ Orada bir siyasi birliktelik yok. Ama Erdoğan kendini yalnız hissediyor, yüzde 29’a düşmüş, tek başına hissediyor. Yaşlandı yönetemiyor. Partide herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Ahlaki üstünlük bizde, psikolojik üstünlük bizde. Şu meydana bak, çoğunluk enerjisi bizde. O yüzden AK Parti yeni bir dümenin peşinde. Oysa biz Kürt’ü ile Türk’ü hep beraberiz, omuz omuzayız. Biz güçlüyüz, biz kazanacağız.”
“GERİ ADIM ATARSAM, ÜLKEYİ 100 YIL GERİYE GÖTÜRECEK”
“Bundan sonra AK Partili gençlere ve MHP’li gençlere de DEM’liye de CHP’liye de İYİ Partili’ye de Saadetli’ye de iş de bulacağız, aş da vereceğiz, yasaksız bir Türkiye’yi, zengin bir Türkiye’yi hep beraber kuracağız. Hal böyle olunca Adıyaman artık yüzde 29’la orada oturmaya çalışan yaşlı, yorgun, kızgın ve kavgaya bel bağlayan birine değil; genç, güçlü, dinamik, bu ülkeyi omuz omuza, önce medeniyete, zenginliğe, özgürlüğe kavuşturacak Atatürk’ün partisine sımsıkı sarılalım. Asla ve asla AK Partilileri itmiyoruz, MHP’lileri ayırmıyoruz. Tayyip Erdoğan istediği kadar ayrıştırsın. Hep birlikte olacağız, omuz omuza olacağız, bize ‘dur’ dediği yerde değil, çizdiği resmin dediği köşesinde değil, o istiyor diye resmin dışında değil, milletin verdiği yetki ile doğruları yapmak için en doğru yerde duracağız. Tayyip Erdoğan artık bu ülkeyi daha fazla yoksullaştırmak için kavgayı seçemez. O istiyor diye onunla kavga etmeyeceğim. Tayyip Erdoğan biraz daha iktidarını sürdürsün diye, yeni ittifak görüntüsü vermek için tarihi bir fırsatı heba etmeye çalışıyor. İzin vermeyeceğim, izin vermeyeceğim. Göreceksiniz millet kazanacak, halk kazanacak, sağ duyu kazanacak. O istiyor diye bir adım geri atmam. O istiyor diye bir kelime eksik konuşmam. O istiyor diye bir santim eğilmem. Geri adım atarsam, ülkeyi 100 yıl geriye götürecek. Kendince kuracağı sistemle vatandaşlık olgusunu zedeleyecek. Eğer ben bir kelime eksik konuşursam, bu milleti susturacak. Bir santim eğilirsem, bu millete diz çöktürecek. Bu millet yedi düvele diz çökmedi Tayyip Erdoğan, sana da çökmeyecek. ‘Tayyip istifa’ diye inlerken yüzde 65 oy aldığı Adıyaman; kendisini bir kez daha, çıkarsa kendisi, yok bir genç bir başka adayı gösterirse, yol verirse onu 2 Kasım Pazar günü erken seçime davet ediyorum. Hadi diyorum, benim milletin sorunlarını çözecek adayım var, Ekrem İmamoğlu var, Cumhurbaşkanı Adayım var. Çıkın karşımızda, çıkın karşımıza. Hodri meydan. Kimse umudunu yitirmesin, enseyi karartmayın. Sanmayın ki bütün planları Tayyip Erdoğan yapar, onun hesapları tutar. O dönemler geride kaldı. Artık bu milletin bir hesabı var, o hesabı sandıkta görecek. Artık bakan evlatlarının değil, vatan evlatlarının yüzü gülecek. Abdurrahman’ı size emanet ediyorum. Adıyamanlı Kürtleri Adıyaman’daki Türklere, Adıyaman’daki Türkleri Adıyaman’daki Kürtlere, Lazını, Çerkesini, Pomağını, göçmenini, Romanını, Türk milletini birbirine emanet ediyorum. Hepinizi çok seviyorum, hepinizin karşısında saygıyla eğiliyorum. Biz kazanacağız, biz kazanacağız.”